Veya karışan benim aklım. Lafı hiç eğip bükmeden böğründen girelim. Yeni vergi reformu yoldaymış. Haberler bu mealde de ekonominin patronunun mesajı ise 'vergi artışları olmayacak' yönünde. Hatta KDV bile yüzde 20'nin üzerine çıkmayacakmış. Enflasyon konusunda ise bir yıl sonrasının rakamları bugünden açıklandı ve seneye enflasyonun yüzde 36'ya düşeceği duyuruldu. Dahası, artan kurun karşısında TL’nin düşeceği söylentilerine de ‘Türk lirasına ilişkin iddialar, seçim öncesi güvensizlik yaratma amaçlı’ mesajı verildi. Kafalar mı karışık, yoksa ortaya mı karışık siz söyleyin.
***
Hani denilmişti ya, 'hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olacak' işte o misal. Gelelim şu al takke ver külah meselesine. Bankalar nakit alım gücünü sınırlarken diğer taraftan kredi kartı kullanımı ve nakit avans kredileri de artmış, açıklanan bu yönde. Ne olacak ya, enflasyon nedeniyle nakit sıkıntısı yaşayan emeklisi, dar ve sabit gelirlisi, kredi kartı borcunu kapatmak için ya kredi çekecek ya da yeni kedi kartı alıp borcunu kapatmaya çalışacak yeni düzenleme öncesi. Araştırma rakamlarına göre, 200 bine yakın tüketici, kredilerini ya da kredi kartı borcunu ödeyemediği için yasal takibe düşmüş. Bakın bu konuda işin uzmanları “Alım gücü olmayan vatandaş ekside yaşıyor” görüşünü paylaşırken, “Kredi kartı kısıtlamaları ile enflasyon düşürülmez” diyor. Yine aklımız karıştı.
***
Merak ediyoruz, ekonomide seçim sonrası beklenti ne? 31 Mart’ın sonucu ne olabilir, 1 Nisan sonrası ekonomide ne gibi değişiklikler olur, Nisan şakası olmasa bari! Malum, düşen alım gücü tüketicinin en önemli gündem maddesi. Yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, yaklaşık 20 milyon kişi sosyal yardımla geçiniyormuş. Dedik de güzel bir haber geldi emeklilere. Emeklinin Ramazan Bayramı ikramiyesi, 2-5 Nisan tarihleri arasında banka hesaplarına yatırılacakmış. 3 bin liralık ikramiye, aldığı aylıkla geçinemeyen emekliye çare olur mu olmaz mı? Neyse lafı daha fazla sündürüp iki cümleyle üç asırlık çamı devirmeyelim.
***
Bu arada başkan adaylarında da vaat çok. Hem dinliyor hem kendimizce değerlendiriyoruz ve sandığa gittiğimizde de oyu başkasına değil kendimize vereceğiz. İşte o nedenledir ki sandığa gidip demokrasinin gereği vatandaşlık görevimiz yerine getirmeliyiz. Yerel seçime ne kaldı ki şunun şurasında 10 gün var.