EĞİTİM YAŞANTILARI KESİNTİYE UĞRUYOR
Eğitimin erken yaş evliliklerinin hem sebebi hem de sonucu olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Bayraktar, cehaletin önüne geçemeyen toplumlarda erken evliliklerin önlenmesinin olanaksız hale geldiğini söyledi. Yrd.Doç.Dr. Bayraktar, şunları söyledi: "Erken yaşta evlenen çocukların eğitim yaşantıları kesintiye uğramaktadır. Eğitim hakları elinden alınmış olan çocukların üretime katılma hakları da ellerinden alınmış oluyor. Bu durum kız çocuklarında yoksulluk ve ekonomik bağımlılık döngüsüne neden olmaktadır."
ÇOCUK İÇİNDE ÇOCUK
Erken yaşta evlenen kız çocuklarının bedeninin psikolojik ve sosyal gelişmişliği yönünden evlilik gibi çeşitli sorumluluğu ve dengeleri olan bir kurumu yönetebilecek güç ve beceriye sahip olmadığını vurgulayan Yrd.Doç.Dr. Bayraktar, şöyle devam etti:
"Erken yaşta evlilikler çoğu kez erken annelik demektir. Henüz oyuncak bebeklerle oynama çağındaki bir çocuğun çocuk sahibi olması, hem çocuk anne hem de çocuk annenin çocuğu için, içinden çıkılmaz sorunları beraberinde getirecektir. Bu durum, çocuk içinde çocuk olarak değerlendirilebilir. Erken yaşta gebelik ve yapılan doğumlar, anne ve bebek için tehlike oluşturmaktadır. Çünkü çocukların vücutları, ruhsal yapıları henüz gebelik, doğum ve annelik yükünü kaldıracak kadar gelişmemiştir. 15-19 yaş grubundaki kadınların doğum sırasında yaşamlarını kaybetme riskleri 20'li yaşlardaki kadınlara göre iki ile beş kat daha fazladır. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve ürogenital sistem hastalıkları da sık görülür."
İNTİHAR DÜŞÜNCELERİ VAR
Erken yaşta evlenenlerin duygusal stres ve sosyal sorunları daha yoğun görüldüğünü ifade eden Yrd.Doç.Dr. Seda Bayraktar, bu sorunların doğal olarak bebeği, aileyi ve toplumu etkilediğine dikkati çekti. Yrd.Doç.Dr. Seda Bayraktar, "Sıklıkla, psiko-sosyal bozukluklar, öğretim kurumlarına devam etmeme, sosyal aktivitelerde sınırlılık, iş fırsatlarının kaybı, yoksulluk, boşanma ve ayrılma, sosyal yalnızlık, stres, depresyon, madde kullanımı, sık gebelik, intihar düşüncesi ve intihar eylemleri vardır. Kadınlık ve annelik duygularını yaşayamazlar" diye konuşmasını sürdürdü.
ÇOCUKLARI DA SORUNLU OLUYOR
Bu yaş grubundaki bireylerin gerekli toplumsal rollere uyum sağlayamadıkları ve toplumsal gelişimlerini tamamlayamadığının kabul edildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Bayraktar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu yaş grubunda evlenen çocuklarda, evlilik sonrası arkadaşlarından kopma, özgüven eksikliği, toplumsal etkinliklerden uzaklaşma ve izolasyon görülür. Eşleri ve çevresi tarafından fiziksel, duygusal, sözel ve hatta cinsel tacize maruz kalabilirler. Kendi ergenlik sorunlarını halletmeden anne olan bu çocukların çocukları da sorunlu doğacak ya da ilerleyen süreçte sorunlu bireyler olarak yaşamlarını sürdüreceklerdir." (DHA)





