Denizli’nin güneydoğusunda yer alan Acıpayam, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Bölgedeki ilk yerleşimlerin tarih öncesi çağlara kadar uzandığı biliniyor. Hititler döneminde önemli bir geçiş noktası olan bölge, Antik Çağ’da Karya ve Likya uygarlıkları arasında sınır bölgesi olarak biliniyordu. Bu dönemde tarım ve hayvancılıkla gelişen Acıpayam, Roma döneminde ticaret yollarının kesiştiği stratejik bir konumda yer aldı. Bizans döneminde dini yapıların inşa edildiği ilçe, bu süreçte bölgesel bir yerleşim merkezi haline geldi.
1071 Malazgirt Zaferi’nin ardından Türklerin Batı Anadolu’ya ilerleyişiyle birlikte Acıpayam, Selçuklu hâkimiyetine girdi. 14. yüzyılda Hamitoğulları Beyliği’nin kontrolüne geçen ilçe, Osmanlı Devleti’nin genişleme sürecinde Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı döneminde tarımsal üretimin önemli merkezlerinden biri olarak öne çıkan Acıpayam, çeşitli vakıflar ve idari yapılarla yönetildi. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Denizli’ye bağlı bir ilçe olarak teşkilatlanan bölge, tarım ve hayvancılıkla ekonomik gücünü korudu. Tahıl, tütün ve haşhaş üretimiyle bilinen Acıpayam, doğal güzellikleri ve kültürel mirasıyla da dikkat çekiyor. Gelişen tarım teknolojileri ve modernleşme süreciyle birlikte ekonomik yapısını güçlendiren ilçe, tarihi ve doğal zenginlikleriyle Ege Bölgesi’nin önemli merkezlerinden biri olmaya devam ediyor.
PEKİ, ACIPAYAM İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Acıpayam’ın en eski adı Hamit Ovası olarak biliniyor. Isparta Sancağı’na bağlandığı dönemde bölgenin adı ‘Garbikaraağaç’ olarak değiştirilmiş, Germiyanoğulları zamanında ise ‘Asikaraağaç’ olarak anılmaya başlandı. Bölgenin ‘Acıpayam’ adını almasının tam nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, bölgede çok sayıda badem ağacının bulunması ve bu bademlerin acı olması nedeniyle ‘Acıpayam’ isminin verilmiş olabileceği güçlü bir ihtimal olarak öne çıkıyor. Ayrıca, bölgede bademlere ‘payam’ denilmesi, bu ismin kökenine dair açıklamayı doğrulayan bir diğer unsur olarak görülüyor.