Neden mi? Bam telimize dokunuluyor da ondan, elin himmetine muhtaç çoğalmış da ondan. Toplum olarak mutlu değiliz de ondan. Öyleyse soralım bakalım, emekli mutlu mu, gençler mutlu mu, asgari ücretli mutlu mu, öğrenci mutlu mu? Cevabı da buyurun bir zahmet siz veriverin. Alın işte TÜİK 'düşüyor' dedikçe enflasyon artıyor. Ucuzluk kuyrukları uzadıkça uzar olmuş, olan dar gelirliye, sabit gelirliye ve emekliye olmuş. Ücretli ve emekli ise aldığı aylıkla ayın ortasını bile getiremez olmuş. Velhasıl-ı kelam gelen ay giden ayı aratır olmuş nokta.
***
Bu arada ademoğluna öfkelenen doğanın da intikamı fena oldu ve de zirai donun pazar faturası ağır oldu. Zirai don, etiketlere zam olarak yansıdı. Meyve ağaçları çiçeğe durmuşken Nisan ayında gelen don, çiftçiye sahiden büyük darbe vurdu. Zirai don, meyve ve sebze fiyatlarını vurunca da olanlar oldu, pazarlar da dondu! Ekonominin ağır topları Mayıs başından itibaren etiketlerin daha da artacağını, hatta 'Temmuz'un yaz ayı değil, zam ayı' olacağını duyuruyor. Bu arada ne esnafın, ne de üreticinin sorunları cevap buluyor. Kara haber.
***
Ekonomik gidişat nefsimize hakim olmayı öğretti de enflasyonla baş etmeyi öğretemedi gibi. Misal, en büyük artışta başı, ev ve işyeri kiraları çekiyor. Ardından elektrik faturaları, sağlık giderleri, zirai don nedeniyle gıdaya gelen ve gelecek olan artışlar. Eh böylesine bir ekonomide tüketicisi de genci de okuyanı da çalışanı da mutsuz. Özellikle de gençler, güne odaklı yaşar olmuş. Yapılan açıklamalara göre, dört gençten biri ne istihdamda ne de eğitimde yer alır olmuş. Yani, 'Z kuşağı' olmuş zorluklar kuşağı.
***
Gelelim hayatın olmazsa olmazı su ya da damacana su. Arkadaş, damacana su neden bu kadar pahalı? Ben tek başıma yaşayan bir yalnızım. Ne zaman su söylesem farklı fiyat yani, zamlı etiket. Peki, 3 veya 4 kişilik ailenin su tüketimi dikkate alınırsa yemin olsun parmak hesabı bile yapamıyorum. Su etiketleri neden bu kadar hızlı yükseliyor? Su da mı ithal ediliyor anlamadık ki. Yanıt belli nakliyat, işyeri kirası, çalışanın maaşı falan filan… Hiç taviz de yok, 'paşa gönlün bilir’ istiyorsan çeşme suyu iç, kimin umurunda? Haa aklımıza gelmişken hani geçmişte Ankara ‘et ithal edilmeyecek' demişti ya ne oldu da kırmızı et fiyatları hızla artıyor. Geçen kasaptan et alayım dedim, kıymanın kilosu olmuş 750 lira. Biftek, pirzola onların etiketleri mi? Kapsama alanı dışı! İyi haftalarınız olsun. Kalın sağlıcakla.