Çorum’un doğusunda yer alan Alaca ilçesi, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda binlerce yıllık tarihi birikimiyle de dikkat çekiyor. Arkeolojik buluntular, Alaca’nın tarihinin Tunç Çağı’na kadar uzandığını gösteriyor. Dünyaca ünlü Alacahöyük, Türkiye’nin en önemli tarih öncesi yerleşimlerinden biri olarak biliniyor. Hitit Uygarlığı’nın en parlak dönemlerinden izler taşıyan Alacahöyük, kazılar sonucunda ortaya çıkan kral mezarları, altın süs eşyaları ve güneş kurslarıyla Anadolu uygarlık tarihine ışık tutuyor. 1835 yılında keşfedilen ve 1935'ten itibaren resmi kazı çalışmalarının başladığı höyük, bugün hâlâ yerli ve yabancı araştırmacıların ilgisini çekiyor.

Alaca, Hititler’in ardından Frig, Pers, Roma ve Bizans dönemlerinde de yerleşim yeri olmayı sürdürdü. 1071 Malazgirt Zaferi’nin ardından Türklerin Anadolu’ya yerleşmesiyle birlikte Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de önemli bir merkez hâline geldi. Osmanlı arşivlerinde bölgenin ziraat, hayvancılık ve ticaret açısından canlı bir bölge olduğu görülüyor. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte 1924 yılında ilçe statüsüne kavuşan Alaca, bugün hem tarihi dokusunu koruyan hem de çağdaş gelişmelere açık bir Anadolu ilçesi olarak varlığını sürdürüyor. İlçe, kültürel mirasıyla hem akademik dünyada hem de turizm alanında ilgi görmeye devam ediyor.

PEKİ, ALACA İSMİ NEREDEN GELİYOR?

Alaca isminin kaynağıyla ilgili çeşitli görüşler bulunsa da, en yaygın kabul gören yorum, adın bölgedeki toprak yapısından esinlenilerek verildiği yönünde. İlçe genelinde kırmızı, sarı ve koyu tonlardaki toprakların bir arada bulunması, yani alacalı bir görünüm oluşturması, bu ismin doğrudan doğadan gelen bir gözlemle belirlendiğini düşündürüyor. Türkçede ‘alaca’ kelimesi, karışık renkli ya da parçalı renk anlamına geliyor. Bu ifade, bölgenin mevsimsel değişimlere bağlı olarak yeşilden kahverengiye uzanan doğal örtüsünü ve tarımsal dokusunu da betimliyor. Bu yönüyle Alaca ismi, sadece coğrafi değil, aynı zamanda kültürel bir iz taşıyor. Alacahöyük gibi arkeolojik açıdan önemli bir merkezle özdeşleşmiş olan bu isim, zamanla sadece bir coğrafi tanımlamadan çıkıp ilçenin tarihî ve kültürel kimliğinin ayrılmaz bir parçası hâline gelmiş durumda.

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK