Hayatın anlamını arayan insanlar, gözleriyle gördükleriyle yetinmeyip kendi dünyalarını inşa etme çabasına girişir. Belki de hayatın sırlı kapılarına ulaşmanın en kestirme yolu, ona yüklenen anlamlardır. İnsanlar adeta anlam fabrikaları gibi, etraflarına anlam yükleyerek dünyayı şekillendirir. Ancak düşündüğümüz kadar özgür müyüz, yoksa sadece kendi anlam karmaşamızın esiri mi?

İnsanlar, duygularını, deneyimlerini ve düşüncelerini anlamlandırma arzusuyla dolu varlıklardır. Bir gülüşü, bir bakışı ya da bir kelimeyi, kendi iç dünyamızın renkleriyle donatarak değerlendiririz. Ancak unutmamalıyız ki her birimiz farklı renk paletlerine sahibiz. Bir şeyin anlamı, gözlerinden geçirilen filtrelerle belirlenir.

Günlük yaşantımızın içinde, birbirimize yüklediğimiz anlamlarla süslenmiş bir dünya var. Sevgi dolu bir söz, anlamsız bir bakışa dönüşebilir; bir hüzün anı, başkalarına umut verebilir. İnsanlar, etraflarındaki her şeyi kendi dünyalarına uyarlayarak anlamlandırma eğilimindedir. Belki de bu, hayatın gerçekten de ‘anlamlandırılmış’ bir oyun olduğunu düşündüren bir yanılsamadır.

Bir çiçeği, sadece güzel olduğu için değil, içinde taşıdığı anlamla sevdik. Bir kitabın sayfalarını çevirirken kelimelerle değil de kendi hayallerimizle doldurduk. Bu, insanın varoluşunun kaçınılmaz bir sonucu gibi görünse de bu anlam yükleme sürecinde dikkatli olmalıyız. Çünkü bazen, anlam yükleme eylemi gerçekleri bulanıklaştırabilir.

Dünya, nesnelerin ve olayların ötesinde, bizim onlara kattığımız anlamlarla dolup taşar. Ancak bu anlam yüklemelerinin ardında yatan gerçekleri görmek için açık bir zihinle bakmalıyız. Anlam, bazen derin bir düşünceyle, bazen ise kalbimizin içindeki duygularla yakalanabilir. Herkesin birbirine farklı anlamlar yüklediği bu dünyada, anlam arayışımızda birbirimize destek olmalı ve anlamın çeşitliliğini kucaklamalıyız.

İnsanlar sadece bedenlerinden ibaret değildir. Bir insana anlam yüklediğimiz zaman ancak var olabilir. Aynı şekilde biz de birinin yüklediği anlam kadar varız o insan için. Bir insan, onu hatırlayan son kişi öldüğü zaman yok oluyor sonuçta değil mi?