Zamanın ve mekanın ötesine geçebilen bir ayin alanı olarak sosyal ağlar, modern dünyanın en çarpıcı ikonlarından biri haline geldi. Bu dijital sahne, benliğin en derin arzularını, en saklı düşlerini ve en keskin hırslarını sergilemek için sonsuz bir olanak sunuyor. Ne var ki bu gösteri dünyasında, arkadaşlıkların ve bağlantıların işlevi de kökten değişime uğradı. Arkadaşlar artık sadece dost değil,  birer seyirci, birer tüketici hayatlarımızda. ‘Ego'nun ihtişamını yücelten, ona methiyeler düzen sadık birer kul…

Sosyal ağlar, dijital çağın yeni tapınakları. Bu tapınaklarda ‘Ego, yüce bir varlık gibi. İnsanlar, günlük yaşamlarının sıradan anlarını bile birer gösteriye dönüştürerek bu varlığa tapınır. Her bir gönderi, her bir fotoğraf ve her bir yorum, ‘Ego'nun pırıltılı vitrininde birer mücevher gibi parıldar. Bu süreçte, dostluk kavramı da bir tür metamorfoza uğrar. Artık arkadaşlar, hayatın güzel anlarını paylaşan bireyler değil, bu güzel anların sahne arkasındaki seyircileridir. Onların beğenileri, yorumları ve paylaşımları, ‘Ego'nun sahnedeki performansını alkışlayan izleyici kitlesinin coşkusunu yansıtır.

Ego, bu sahnede sürekli olarak kendini yeniden yaratır. Gerçek dünyanın sınırlarından kurtulmuş, idealize edilmiş bir benlik tasviri olarak karşımıza çıkar. Gerçeklikten uzaklaşan bu dijital maskeler, narsistik benliğin ihtişamını artırmak için birer araç haline gelir. Bu süreçte, arkadaşlar da bu sihirli dokunuşların büyüsüne kapılır; onların her beğenisi, her yorumu bu illüzyonun devamını sağlar.

Ancak bu parıltılı dünyanın arkasında, derin bir boşluk ve tatminsizlik yatıyor. Narsistik toplumun üyeleri, sürekli olarak başkalarının dikkatini çekme çabası içinde kayboluyor. Bu çaba, bir süre sonra bir bağımlılığa dönüşüyor elbette. Her yeni gönderi, her yeni fotoğraf, yeni bir doz dikkat talep ediyor. Bu bağımlılık döngüsünde, arkadaşlık ilişkileri de birer tüketici ilişkisine evriliyor. Yavaş yavaş… Arkadaşlar, ‘Ego'nun gösterisini tüketen, ona alkış tutan ve onun ihtişamını pekiştiren birer araç haline geliyor. Bu tüketim süreci, narsistik benliğin tatminine hizmet etse de, özünde derin bir yalnızlığı ve tatminsizliği barındırıyor.

Bir noktadan sonra bu ihtiyacın sadece sosyal medya ile sınırlı kalmadığını fark ediyorsunuzdur siz de. Sürekli çevresinden onay ve takdir bekleyen insanlar, yanında sadece kendisini iyi hissettirmesi için arkadaşlarını aksesuar niyetine taşıyanlar…  Arkadaşlar, birer tüketici olarak ‘Ego'nun vitrinindeki birer figüran... ‘Ego'nun narsistik arzularını besleyen ancak özünde derin bir yalnızlığı barındıran bir yakınlık.

Tabii ki yaşadığımız bu çağda sosyal medya kötü, çocukları kötü etkiliyor diyecek halim yok. Öyle de düşünüyorum zaten. Ama yanlış ellerde en güzel şeyin bile kötü bir silaha dönüşebileceğini unutmamak lazım. Sosyal ağlardaki arkadaşlıkların başlıca işlevi, narsistik benliğin ihtişamını artırmaya dönüştü diyorum sadece. Derin bir boşluk ve tatminsizlik hissinin kaynağı…