Son zamanlarda hem Marmara Denizi’nde hem de Karadeniz’de yaşanan depremler tedirgin ederken, Antalya açıklarında meydana gelen bir deprem de Antalyalıları korkuttu. Katıldığı bir programda deprem ve Antalya ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Mustafa Karancı, Antalya’nın deprem açısından yüksek riskli bir il olduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğini vurguladı.
DEPREM VARLIĞI AÇIKÇA GÖRÜNÜYOR
Başkan Karancı, “1945’ten bu yana deprem haritaları büyük değişiklik göstermiştir. Bu haritaların çoğunda Antalya, deprem açısından risksiz ya da az riskli bir bölge olarak gösterilmiştir. 1996 yılına kadar Antalya’da hiç deprem olmadığı ya da çok az olduğu düşünülerek 4. derece deprem bölgesi kabul edilmiştir. Dolayısıyla hafızalarda Antalya’nın güvenli bir yer olduğu algısı bu haritalardan kaynaklanmaktadır. Ancak 1996 yılından sonra Antalya, 2. derece deprem bölgesi olarak işaretlenmiştir. Özellikle batı ilçelerimizin birinci derece deprem bölgesi olduğu anlaşılmıştır. Kaş ve Demre ilçelerimizde aktif fay hatlarımız bulunmaktadır. Bu bölgelerde yıkılmış ve hatta su altında kalmış antik kentler, bölgedeki deprem varlığını açıkça göstermektedir” dedi.
"50 YIL ÖNCEKİ HARİTALARA BAKMAYALIM"
“Antalya’ya 100 kilometre mesafede bulunan Fethiye-Burdur fay hattı, Antalya’yı etkileyebilecek bir hattır,” diyen Karancı, “Bu fay geçmişte 7’nin üzerinde depremler üretmiştir. Bunun dışında Akdeniz’e baktığımızda, Antalya açıklarında yer alan Kıbrıs ve Helen fayları da geçmişte büyük depremler üretmiştir. Bu da bölgede büyük depremlerin olma ihtimalinin yüksek olduğunu gösterir. Antalya merkezinden fay hattı geçmiyor olabilir ancak çok yakınında büyük depremler üretebilecek fay hatları bulunmaktadır. Bu nedenle Antalya’yı 50 yıl önceki haritaların gösterdiği gibi beyaz ve güvenli bir bölge olarak göremeyiz, görmemeliyiz. Bu noktada yapmamız gereken, dirençli kentler oluşturmaktır. Yapı envanterinin sağlıklı olması gerekir. Bunun için de zemin değerlerinin çok iyi bilinmesi şarttır" ifadelerini kullandı.