Azerbaycan'dan 6 yıl önce geldiği Türkiye'de Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü'nde okuyan Amina Alibeyli, mezuniyet tezinin konusunu 'Çocukluk Travmaları' olarak belirledi ve çocukluk travmalarını anlatan 8 heykel yaptı. Amina Alibeyli, 4'ü ayna 8'i heykel 12 eseriyle Mimarlar Odası Antalya Şubesi'nin galeri salonunda bir de sergi açtı.

Aminasdasf

Heykel sanatına büyük ilgi duyduğunu, üniversiteyi bitirmeyi de başardığını anlatan Alibeyli, “Çocukluk travmalarını neden seçtim? Çünkü bazen sözlerle duygularını anlatmak yeterli olmuyor. O yüzden ben de sanatla anlatmak istedim, böyle daha güzel, daha kolay olabilir. Neden sergi açtık? Çünkü dördüncü sınıfta bitirme projesi olarak seçiyoruz ya da anıt heykeli yapacağız. Ben de sergi açmaya karar verdim, Çünkü daha fazla heykel göstermek istedim. Bu konu da çok ilgimi çekti" dedi.

Aminadas

'Duygusal travma benim suçum değil ama iyileşmem benim sorumluluğumda' cümlesini de Türkçe, İngilizce, Rusça ve Latince ayna üzerine yazarak, okuyanların kendini görmesini amaçladığı dört eserle birlikte 8 heykel ise şöyle anlattı:

“Anne; bu çalışmada tek ebeveynlikle annenin, tüm zorluklara rağmen kendi ayakları üzerinde dik bir şekilde durmaya devam etmesini konu almaktadır. Heykel, çocukları uğruna her şeyi yapmaya hazır olan güçlü bir anne figürü izlenimi bırakmayı amaçlamaktadır. Hasret ve Danaid; kızın taşta donmuş gibi sıra dışı duruşu, bize sonsuz azaba mahkum bir çaresizliği aktarıyor. Çocukluk travmaları bazen ruhumuzda sonsuza dek iz bırakır. İnkar; çocukluk travmalarının oluşturduğu içe kapanıklık, özgüvensizlik ve güven problemlerinin, bir çocuğun yetişkinlikte hayata karşı nasıl sırt döndüğünü betimlemektedir. Kimlik; bu çalışma ebeveynlerin ayrılmasıyla travma yaşayan bir çocuğun, nasıl bir kimlik bunalımına sürüklendiğini anlatmaktadır. Düşünceler; bu çalışma da çocukluk travmalarının oluşturduğu sesli düşünceleri, kafasından sıyırıp atmak isteyen bir adamı imgelemektedir. Zihninde sürekli yaşadığı kaosun onu adım adım nasıl delirttiği dinamik bir figür anlayışıyla kompoze edilmiştir. Kabullenme; saçın zeminle birleşmesi, çocukluk travmalarını bilmeden kabul ederek hayatını akışına bırakmış bir kişiyi sembolize eder. Öfke; heykel yaralarını kabullenmeyerek kendine zarar veren bir adamı temsil ediyor."

Kaynak: DHA