Termessos’ta karşımıza çıkan insan canlısı, sevimli tilkiyi yazıp duruyoruz kaç gündür. Hayvanseverlerin, doğaseverlerin, çevrecilerin ilgi odağı haline geldi. Arkeolog, yayıncı, yazar Nezih Başgelen, “Termessos’un maskotu yapalım” önerisinde bulunmuştu en son. Sevimli tilkiye de ‘Alketas’ adını koydu. İsim babası oldu yani. Sadece öneride bulunup kenara da çekilmedi, bizzat Kazı Başkanı Mustafa Koçak’la da görüştü. Bizim tilkinin boynuna ‘Alketas’ diye isimlik takıp koruma altına alalım, kazı ekibinin parçası olsun diye sürdü öneri. Yani kazı ekibinin karavanasına ortak olacak, Termessos’un maskotu haline gelecek.

DOĞAL DÖNGÜ UYARISI
Harika bir öneri… Hem Termessos’un, hem Antalya’nın böyle bir maskota ihtiyacı var. Fakat bu işler o kadar kolay olmuyor. Kazı Başkanı Mustafa Koçak’tan bilimsel, son derece makul, mantıklı ve dahi haklı uyarılar geldi. Şöyle ki: “Ziyaretçiler maalesef, bu yaban hayvanlarına yiyecek vererek, onlara aslında çok büyük kötülük yapıyorlar. Çünkü böylece onların doğal yaban hayatları bozulmuş oluyor. Hatta bazı ziyaretçiler kedi-köpek maması bile bırakıyorlar doğaya. Halbuki doğal bir döngünün hakim olduğu bir çevrede bu hayvanların avlanmaları gerekiyor. Hazır yiyeceklere alışan hayvanlar dolayısıyla avlanmayı bırakıp bu yiyeceklerin peşinden gidiyor. Böylece işte o doğal döngü de bozuluyor”.

ZİYARETÇİLER KIZIYOR
“Tabii bir de bizim verdiğimiz yiyeceklerin içinde birçok kimyasal madde var. Bu da o hayvanlar için büyük bir sorun. Bir diğer önemli sıkıntı ise bu hayvanların insanlarla ya da evcil hayvanlarla teması… Bu yolla bilmediğimiz birçok virüs bize bulaşabilir. Yani kısacası, yaban hayvanlarıyla ne kadar az temas kurarsak o kadar iyi”. Çok yerinde uyarılar bunlar. Hatta Mustafa Koçak’ın kendisi, kazı ekibine, çalışanlara durumu anlatmış ve başta tilkiler olmak üzere, yaban hayvanlarını beslemeyi yasaklamış. “Karşılaştığım ziyaretçilere de durumu anlatmaya çalışıyorum ama bazen maalesef agresif tepkiler de alabiliyorum” diyor.

TİLKİ EŞİTTİR DEMOKRASİ
Ve devam ediyor: “Termessos’ta çalışan biz arkeologların en önemli görevlerinden biri de işte bu yaban hayatı korumak; tarihi araştırırken, kazılar yaparken aynı zamanda tarih-doğa dengesini gözetmek. Bu anlamda, önümüzdeki süreçte ziyaretçiler için çeşitli dillerde bilgilendirme levhaları ve broşürler oluşturacağız. Eğer siz de duyarlı bir insan olarak çevrenize bu durumu anlatırsanız çok seviniriz. Son olarak; bu tilki, İç Anadolu’da görülen kızıl tilkilerden farklı, bölgemize has bir türmüş”. Tilki mevzusu böyle… Bunca şey olurken kaç gündür tilki yazıyoruz, ‘ne alaka’ diye düşünenler olabilir. Bir tilki, orman yangınlarından iklim krizine, zeytin yasasından taş ocaklarına, ekonomiden siyasete kadar her alana bağlanır. O tilkiye sahip çıkmak zeytin ağacına sahip çıkmaktır. Zeytin ağacına sahip çıkmak toprağı savunmak, toprağı savunmak da özgürlük ve demokrasi çığlığıdır. Diyalektik bize bunu söyler.