Veli-Der Antalya Şube Başkanı Tülin Koç, çocukların eğitim hayatındaki beslenme eksikliklerinin ciddi boyutlara ulaştığını vurguladı. Koç, Derin Yoksulluk Ağı’nın verilerine göre, Türkiye’de yalnızca taşımalı eğitim kapsamında 614 bin 680 öğrencinin ücretsiz beslenme hizmetine ulaşabildiğini belirterek, milyonlarca çocuğun okulda yeterli beslenmeden mahrum kaldığını ifade etti. Tülin Koç, “Veli-Der olarak, yerel verilere yönelik net istatistiksel bilgilerimiz bulunmamaktadır. Taşımalı eğitimde de bazı değişiklikler yapılmıştır. Daha önce, özellikle deprem bölgeleri ve Antalya'nın kırsal alanlarında okul öncesi eğitimde yemek hizmetleri sunuluyordu; ancak, tasarruf tedbirleri doğrultusunda bu uygulama kaldırılmıştır. Biz, Veli-Der olarak, bu ülkede eğitimden ve özellikle çocuklardan tasarruf yapılamayacağını, sosyal devletin eğitim, sağlık, ulaşım ve barınma gibi temel hakları sağlamakla yükümlü olduğunu çok iyi biliyoruz” dedi.
‘OKUL YEMEKLERİ BİR HAK OLMALI’
Veli-Der olarak, Türkiye'deki tüm çocukların beslenme hakkını savunduklarını belirten Koç, “Bu noktada Türkiye Okul Yemek Koalisyonu’nu oluşturduk. Koalisyon aracılığıyla illerde de benzer yapıları kurarak, il düzeyindeki çalışmaları da yaygınlaştırdık. Amacımız, çocukların ekonomik durumuna bakılmaksızın, tüm okullarda ve eğitim gören çocuklara yönelik, yaşlarına uygun, besin değeri yüksek ve çocukların gelişimini (fiziksel, zeka ve psikolojik gelişimlerini) destekleyecek bir öğünün ücretsiz olarak sunulmasını sağlamaktır. Bu taleple birçok muhalefet partisinin çalışma programına dahil ettiğimiz bir hedef haline gelmiştir. Bizim asıl amacımız, bu uygulamanın Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sağlanmasıdır. Şu anda birçok yerde, engellemeye rağmen, bu hizmeti belediyeler sunmaktadır. Ancak, bizim talebimiz doğrudan Milli Eğitim Bakanlığı'na yöneliktir. Siyasi iktidar, bu hizmeti sağlamak zorundadır. Bir yandan bu çalışmaları yürütürken, diğer taraftan da uluslararası okul yemeği koalisyonu bulunmaktadır. Biz, Türkiye'nin bu Uluslararası Okul Yemeği Koalisyonu'na imza atmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
TÜRKİYE NEDEN YAPMIYOR?
Koç, dünya genelindeki iyi uygulama örneklerinden bahsederek, Türkiye’nin uluslararası okul yemekleri koalisyonuna katılmasını talep ettiklerini belirtti. Koç, “Çünkü Japonya'da 1930'lu yıllardan beri okullarda okul yemeği verilmektedir. Birçok ülkede de okul yemeği uygulaması bulunmaktadır. Gelişmiş ülkeler ve gelişmeyi hedefleyen ülkelerde okul yemeği büyük bir önem taşımaktadır. Dahası, ekonomik olarak Türkiye’den çok daha kötü durumda olan, zorlu bir ekonomik süreçten geçen ülkeler bile kaynaklarından okul yemeğine bütçe ayırmakta ve çocuklara, dolayısıyla geleceğe yatırım yapmaktadırlar” dedi. Türkiye’deki çocuk yoksulluğunun arttığına dikkat çeken Koç, “Bizim için bugün özel bir gündür ve talebimiz doğrultusunda bu konuyu önemsiyoruz. Mücadelemizin bir boyutu, derin bir yoksullukla karşı karşıya olmamızdır. Ancak, asıl derdimiz bu yoksulluğun ötesinde, sosyal devletin bu sorunu hayata geçirmesidir. Yani, ekonomik olarak fakir, beslenemeyen, aç kalan çocuklara yemek verilmesinden ziyade, öncelikli olarak dezavantajlı bölgelerden başlamak koşuluyla, sürece yayarak tüm çocuklarımıza eşit bir şekilde, devletin bu yemeği ücretsiz olarak sağlamasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘ACİL ADIMLAR ATILMALI!’
Koç, sözlerine şöyle devam etti: “Bugün, Dünya Okul Yemekleri Günü'nde, Türkiye'deki her çocuğun sağlıklı ve ücretsiz okul yemeğine erişiminin bir hak olması gerektiği savunuyoruz. Dünyada birçok ülkede uygulanan bu politika, çocukların gelişimini destekliyor. Türkiye'de ise beslenme yetersizliği nedeniyle eğitimde geri kalma ve sağlık sorunları artıyor. Okul yemekleri, yalnızca bir sosyal politika değil, toplumsal bir yatırım. Türkiye Okul Yemekleri Koalisyonu, okul yemeklerinin devlet güvencesinde olması gerektiğini ve her çocuğa ücretsiz, sağlıklı yemek sağlanmasını talep ediyor. Yetkilileri, bir sonraki bütçe görüşmelerini beklemeksizin, çocuk açlığı ve çocuk yoksulluğunun zirve yaptığı bu dönemde, bu alanda somut adımlar atmaya, kamuoyunu ise çocuklarımızın sesi olmaya davet ediyoruz. Yarın çok geç olabilir.”