Finike, adeta portakalın kalbi gibi atar, bu taptaze narenciye çeşidine yaşam veren toprakların üzerinde. Kabuğu incelikle sarar meyvesini, aroması ise başka hiçbir yerde bulunmayan bir nüansla doludur. O ince zarif kabuk, bu coğrafyanın yüreğini taşır içinde.
EŞSİZ LEZZETİN KAYNAĞI
Fidanlar burada kök saldığında, bu toprakların büyülü özelliklerini emerler. Başka diyarlarda yetişen portakallar, bu büyülü bağın eksikliğini hissederler. Aynı renkte, aynı kalitede, aynı aromada olamazlar; çünkü Finike'nin sırlarını taşıyamazlar. Her bir meyve, bu toprakların kucakladığı güneşin sıcaklığına, Akçay ve Alakır Deresi'nin alüvyonlu zenginliğine ve denizle yayla havasının kucaklaşmasına borçlu bir ahenkle büyür.
Gerçek Finike portakalı, yılda sadece belli bir zaman diliminde bulunabilir. Aralık, Ocak ve Şubat aylarında olgunlaşan bu meyveler, sofralara gizli bir hazine sunar. Bir Finike portakalının tadı, başka bir zamanda ve başka bir yerde asla aynı olmaz.
COĞRAFİ İŞARETLİ TAT
2008 yılında, Finike Meyve Üreticileri Tarımsal Birliği, bu özel mirası korumak için Türk Patent Enstitüsü'ne başvurdu. Ve sonunda ‘Finike Portakalı’ coğrafi işaret olarak tescillendi. Bu tescil sadece bir meyveyi değil, bu toprakların eşsizliğini ve mirasını da onurlandırır.
Finike portakalı, sadece bir meyve değil bir kültürün, bir coğrafyanın ve bir yaşam tarzının sembolüdür. Onun tadı sadece damaklarda değil, aynı zamanda bu toprakların derinliklerinde de yaşar. Ve her bir dalında bu büyülü coğrafyanın öyküsü saklıdır. Haber/Erendiz ÖZKURT





