Denizin sükuneti içinde, limanda duran bir gemi… Öylece bekliyor... Rüzgarın hafif esintisi, denizin dalgaları liman duvarlarına nazikçe vururken, gemi kendini güvende hissediyor. Limanın güvenli kolları, ona bir nevi sığınak olmuş, fırtınaların kükreyen öfkesinden korunmuş gibi.

Ancak düşündüm de gemiler limanlarda değil de, okyanuslarda var olmak için yapılmamış mıydı? Belki de gemilerin özü, açık denizdeki serüvenlerde yatıyordu. Her dalga, her rüzgar, bir hikayenin başlangıcını müjdeliyordu belki de. Liman sığınağı, sadece ara verilen bir nefes, mola yeri olabilirdi.

Gemi, paslı zincirlerle bağlı liman iskelesinde, özgürlüğünü kısıtlanmış hissediyor olmalıydı. Denizlerin sonsuz maviliği, onun ruhunu çağırıyordu. Belki de gemilerin çelikten omuzları, okyanuslardaki özgürlükleri içindi ve bu yüzden yapılmışlardı. Gemi, limanın koruyucu kollarında güven ve sükunet bulsa da her bir dalga, her esen rüzgar; ona özgürlüğün, maceranın çağrısını getiriyordu. Paslı zincirler, sanki gemiyi sınırlıyormuş gibi, ona hafif bir kısıtlama hissi veriyordu. Denizlerin maviliği, geminin ruhunu çağırıyor, açık denizlerde keşif yapma arzusunu ateşliyordu.

Her liman, bir süre sonra dar geliyor olmalıydı gemilere. Sabitlenmiş liman zincirleri, bir geminin gerçek varlığını açığa çıkarmakta yetersiz kalıyordu. Belki de limandaki güven, gemilere sadece yorgun düşen denizciler için bir soluk arasıydı.

Limanın dar geldiği her an, gemi, kendini tanımak, varlığını açığa çıkarmak için limanın güvenli sınırlarını aşmalıydı. Paslı zincirlerin ağırlığını hissettiği her an, geminin içindeki özgürlük ateşini daha da körüklemeliydi. Gemi, limanın güvenli kollarında değil, dalgalı denizlerin özgürlüğünde gerçek kimliğini bulacaktı.

Gemilerin varoluşu, güvende olmak değil, bilinmeyeni keşfetmek içindi. Limanlar, sadece geçici duraklar, gemilerin gerçek hikayelerini yazdığı kitapların arasında sadece bir sayfa gibiydi. Ve o gemi, bir gün zincirlerini kırarak, okyanusun sonsuz maviliğine doğru yelken açacaktı. Çünkü gemiler, limanın güvenli kollarında değil, özgür oldukları yerde gerçek anlamını bulurlardı. Sonuçta "Limandaki bir gemi güvendedir ancak gemiler bunun için yapılmaz." değil mi?