Edirne’nin önemli ilçelerinden biri olan Havsa, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Stratejik konumu nedeniyle antik çağlardan itibaren yerleşim yeri olarak tercih edilen ilçe, özellikle Osmanlı döneminde bölgesel bir merkez haline geldi. Trakya’nın ortasında yer alan Havsa’nın bilinen tarihi Traklar dönemine kadar uzanıyor. Daha sonra sırasıyla Roma ve Bizans egemenliğine giren bölge, bu dönemlerde askeri ve ticari yolların kavşak noktası oldu. Bizans döneminde küçük bir yerleşim olarak anılan Havsa, Anadolu’dan gelen göçlerle zamanla büyüdü.
Havsa, 1361 yılında Osmanlıların Edirne’yi fethiyle birlikte Osmanlı topraklarına katıldı. Bu dönemde bölgeye Türk nüfus yerleştirilirken, cami, han, hamam gibi eserlerle Osmanlı mimarisi ilçeye damga vurdu. 15. ve 16. yüzyıllarda gelişimini sürdüren Havsa, hem ekonomik hem sosyal anlamda canlı bir merkez hâline geldi. Cumhuriyet’in ilanından sonra da gelişmesini sürdüren ilçe, bugün tarım ve hayvancılık faaliyetleriyle öne çıkıyor. Aynı zamanda Edirne’nin kültürel ve tarihî mirasını taşıyan ilçeleri arasında yer alıyor.
PEKİ, HAVSA İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Havsa isminin kökeniyle ilgili çeşitli görüşler bulunuyor. En yaygın rivayete göre ilçe, adını Osmanlı döneminde bu bölgeye yerleştiği bilinen ‘Hafsa Hatun’ adlı bir kadından alıyor. Zamanla halk arasında ‘Hafsa’ ismi ‘Havsa’ya dönüşmüş. Bir başka görüş ise Arapça kökenli ‘Hafsa’ kelimesinin zamanla ilçeye isim olarak yerleştiğini savunuyor. Arapçada ‘küçük, muhafaza eden’ anlamlarına gelen bu kelime, ilçenin korunaklı yapısıyla da örtüşüyor.





