Hani bu hafta sonu kadim annelerimizin 'Anneler Günü' ya. Annelerin elleri öpülecek, hediyeler alınıp verilecek falan. Hal böyle olunca, ben de bugün elleri öpülesi kadınlarımızın istihdamdaki yerine, yurduna bir bakalım dedim, malum erkek egemen toplumda yaşıyoruz ya. Lafa gelince kadının toplumdaki yeri, iş alanındaki kariyeri, alayla valeyle anlatılır, güzellemeler yapılır. Amma velakin, kadın işgücü potansiyeli göz ardı eldir. Eğitimlisi de eğitimsizi de iş bulmakta zorlanır, iş tensikata gelince de önce kadın çalışana kapı gösterilir maalesef. İçinizdeki cinsiyetçi bireylikten hala vazgeçemediniz mi beyler?
***
Rakamlar berbat, hiç de adil değil. Kamuda da özel sektörde de kadın istihdam sayısı azalıyor istatistiki verilere göre. Misal, İŞKUR söylüyor kamu sektöründe bile kadın istihdam oranı yaklaşık yüzde 20'lere gerilemiş. Meali, kadın ve erkek arasındaki istihdam eşitsizliği giderek derinleşiyormuş. İşin uzmanlarının görüşü kadınlara yönelik ayrımcılığın, emek piyasasında kendini gösterdiği yönünde. Acaba diyorum, ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitsizliği derinleşiyor mu ne? 21'inci yüzyılı yaşıyoruz ya üzerinize afiyet!
***
Demek oluyor ki istihdam politikalarında tercih erkek çalışandan yana. Bu sadece istihdam politikalarında değil, kamuda ve özel sektörde yönetici konumunda olan kadınların oranında da rakamlar oldukça düşük. O zaman soralım mı, neden istihdamda kadın çalışanın sayısı cüce kalıyor? Eşitlik havariliği mi yapılıyor? Neden kadın çalışan sayısı giderek düşüyor, neden kadın iş ararken zorlanıyor? İşverenin tercih meselesi mi; toplumsal ve kültürel bakışa göre, kadının kariyeri çocuk doğurmak ve sadece anne olmak mı? Kısacası medeniyetin olmazsa olmazı kadınlarımız iş dünyasında hiç de hak etmedikleri konumdalar. Biz kadınların işi erkek egemen toplumda zor değil, çok zor.
***
Neyse lafı fazla dolandırmak istemiyorum, büyüklerimizin ağızlarını açtığında yaptığı 'eşitlik havariliği'ne şöyle bir göz atalım dedim ne neymiş? Velhasıl-ı kelam sözün özü, iş hayatında yer bulamayan kadın, ne yazık ki işsizlik kıskacında. Verilere bakıldığında kadınlarda işsizlik oranı, çift hanelerden tek hanelere düşemiyor bir türlü. Özellikle de büyük kentlerde yaşayan kadınların işsizlik sorunu, beka sorunu haline gelmiş. İyi de bu durum üretim kaybı değil de ne? Kadınların çoğunluğunun istidamda yer almaması veya alamaması önemli bir üretim kaybı anlamına gelirken sosyolojik olarak da kadını etkilemiyor mu? Etkiliyor elbette. Nokta. Bugünkü güncemiz de bu oldu. Hoşça kalın.