Öyle ya, Ankara hep 'sabır' diyor. Bu cüce kelime de zaten millettin mottosu olmuş. Sabretmeyip ne yapacak ki memuru da amiri de beyaz yakalısı da mavi yakalısı da ve dahi emeklisi, dar gelirlisi. Hep birlikte sabreder olmuş, ehh nasıl olsa sabır bedava ya! Da nereye kadar?

***

O zaman bir çentik atalım ve iki çift laf da biz edelim. Hani son günlerin popüler değişiyle konuyu 'güncelleyelim'. Bakar mısınız millet yaşamak için borçlanır olmuş yahu. Kredi kartı yaşam limiti haline gelmiş, tek ve son çare olmuş. Emekli maaşının 17 bin kusur olduğu ülkemizde, yoksulluk sınırı 85 bin lirayı aşmış da asgari ücreti falan sollamış. Hal böyle olunca da yaşamak için borçlanmak zorunda kalmış vatandaş.

***

Gelelim TÜİK'in itiraflarına, ne diyor ‘emekli yoksullaşıyor'. Peki işsiz sayısını nasıl açıklıyor, “İşsiz sayısı 13 milyon 400 bine ulaştı”, yani geniş tanımlı işsizlik 13 milyon 400 bine dayanmış. Yine TÜİK'in söylemine göre, her dört üniversite mezunundan ikisi işsizmiş. İşsizlik değil, umutsuzluk tablosu mübarek. Vah yine vah! Neymiş efendim, ülke genelinde işsizlik rekorunun gençlerde olmasıymış. Dahası eğitimde ve istihdamda yer almayan işsiz gençlerin ki bunlara 'ev genci' deniyor, oranlarını varın siz hesaplayın. 'Genç işsiz sayısı alarm veriyor' gibi beylik laflar ediliyor da birileri de çıkıp yıllardır formüle edilemeyen çözüm yolunu göstermiyor. Sadece kem küm. Neden dakika başı bir genç işsiz kalıyor? Onlar meslek sahibi olmak için önce üniversite kapılarımı zorladılar, diplomayı ceplerine koyduktan sonra da İŞKUR kapılarını. Yaptıkları ise bolca form doldurmak, peki ya sonra, sonrası meçhul. Yazık oluyor geleceğimiz olan gençlerimize. Ama nafile, işsiz genç sayısı istikrarlı(!) şekilde artmaya devam ediyor. İşte TÜİK'in itirafı önümüzde.

***

Aydınlık gelecek için umutlar bir bir yok oluyor gibi. “Ekonomideki küçülme, işsizliği tetikliyor” diyor işin uzmanları. Siyasette enflasyon polemiği, sokakta fahiş kiralar ve zam açmazı. Aylıkları kadük bırakan pahalılığın adresi ne ola ki? Adresi değil ama çaresi gösteriliyor 'sabır', nasıl olsa bedava değil mi? Bir de sabredene soruverin bir zahmet. Ankara, enflasyonda 2025 hedefinin yüzde 30'un altına düşürmek olduğunu açıklıyor, açıklamasına da ekonomistler ve sokak pek inanmıyor sanki. Zaten vatandaşın enflasyonu cebi öyle değil mi? Üretici üretmeyi, tüketici de tüketmeyi azaltmış. Ne diyelim aydınlık geleceklere! İyi hafta sonları.