Dağlık Kilikya bölgesinin en görkemli kentleri arasında yer alan Syedra, son yılların önemli arkeolojik keşiflerine sahne oluyor. Syedra’ya girmeden önce Dağlık Kilikya’yı özetleyelim. Dağlık Kilikya, günümüzdeki Alanya’dan İskenderun’a kadar uzanan toprak parçasının antik çağlardaki adı. Gelelim Syedra’ya. Kentin en dikkat çekici yapılarından olan Büyük Hamam kompleksinin tabanında bulunan “Herakles’in 12 işi” mozaiği son yılların önemli keşiflerinden biri. Dik bir yamaçta yer alan hamam, kuzeyindeki sütunlu caddeye merdivenlerle bağlanıyor. Bu merdivenlerin altında hamama su taşıyan kanallar bulunuyor. İki evreli olduğu düşünülen yapının ilk evresi “L” biçimli bir plan üzerine oturtulmuş üç büyük mekândan oluşurken, ikinci evrede şeklinin değiştiği ve büyük boyutlarda bir frigidarium eklendiği görülür. Neredeyse tavan yüksekliğine kadar korunan nişlerle hareketlendirilmiş duvarlarında yer yer fresko izleri görülebilir. Eşine Kilikya bölgesinde henüz rastlanmayan “Herakles’in 12 işi” mozaiği de frigidarium bölümünde 2020 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarıldı. Aynı yıl palaestrada yapılan çalışmalar da zemini mozaikle kaplı bir havuza ulaşıldı.

Herakles’in süslediği hamam

MS 2.-3. yüzyıla tarihlenen hamamın batı bölümü daha düzenli. Bu bölümün kuzeyinde apsisler yer alıyor. Doğudaki bölümler ise simetrik değil. 2 katlı olan Roma hamamının duvarlarına yapılan nişler yapıya hareketlilik sağlıyor. Yapının bazı bölümlerinde freskler görülüyor. Özellikle frigidarium (soğukluk) bölümündeki duvarlar neredeyse tavana kadar korunmuş durumda. Su ihtiyacı kuzeydeki sarnıçlardan karşılanan hamamın doğusundaki mekanlar gymnasion olarak tanımlanıyor. Hamamı dolaştıktan sonra karşınıza çıkan tabelalar sizi Syedra’nın akropolüne, yani yüksek kentine, iç kalesine doğru sürükler.

Korsanlara karşı hokus pokus

Kale dediğimizi bakmayın, kentin akropolünde yan yana 3 mekandan oluşan bir savunma yapısı yer alıyor. Kale değil de, gözetleme ya da savunma kulesi diyelim. Yapıya güneydeki basamaklarla giriliyor. Basamakların hemen güneyinde 12. yüzyıla tarihlenen bir şapel duruyor. Zemini tuğla döşeli şapelin bazı bölümlerinde freskler kısmen görülebiliyor. Özellikle şapelin batısındaki narteks duvarlarına yapılmış mermer taklidi freskler oldukça belirgin. Akropolde görülen binalar geç döneme ait olmakla birlikte, yapılarda devşirme olarak kullanılan bloklar yazıtlıdır. Bu bloklar bize, akropolde erken dönemde daha farklı yapıların olduğunu söylüyor. Devşirme olarak kullanılan taşlardan biri ‘Kehanet Yazıtı’. Alanya ve çevresinde yaşayan korsanlarla mücadele konusunda kararsızlığa düşen Syedralı halkının, Klaros Apollon kehanet merkezine elçiler gönderip tavsiye istediği anlaşılıyor. Klaros’tan gelen yanıt Syedralılar tarafından taşa kazınmış.

Kehanet Yazıtı’nda neler yazıyor?

MÖ 1. yüzyıla tarihlenen Kehanet Yazıtı’nda, “İki ortağa ait olması nedeniyle halen kavgalı olan bir arazide yaşayan siz Syedralılar, tüm ırklardan karışmış insanların oturduğu ülkede (Pamfilya) yaşamaktasınız. Kentinizin ortasına kana susamış, adam öldüren Ares’in heykelini dikiniz ve onu Thyrsos sopaları ile dövünüz. Bu arada Hermes onu zincirle tutsak alsın. Diğer tarafında adaletin yöneticisi Dike (Justitia), Ares hakkında karar versin; ama Ares merhamet dileyen bir görüntüde olsun. Çünkü o ancak bu şekilde barışçı olacaktır. Sizinle birlikte düşman ruhlu insanları topraklarınızdan kovacak ve böylece çok özlenen huzur olacaktır.  Ama siz de aynı zamanda güçlü ve yorucu bir mücadele vermelisiniz. Onları kovalayın ya da onları (korsanları) çözülmeyen iplerle bağlayın. Haydutlara korkunç cezalar vermekten çekinmeyin. Ancak bu şekilde her türlü zarardan kurtulabilirsiniz” diye yazıyor. MS 212 yılından sonrasına ait diğer yazıtlarda ise boks, güreş gibi spor dallarında başarı kazananlar onurlandırılıyor.