İnsan bazen dönüp dolaşıp kendine geliyor. Günlerin, ayların, günlük hayatın koşuşturması içinde hem kendimiz atlıyoruz kendimizi, hem de insanlar. Çevremiz, arkadaşlarımız, dostlarımız. Dönüp yeniden bakmak gerekiyor kendimize, hayatımıza, neler yapıp neleri yapamadığımıza. Öyle bir telaş içinde gezinirken bir yerlerde kendimi buldum; 2018’de Gazete Duvar’da Enver Topaloğlu’nun bir yazısında. O günlerde çıkan şiir kitabım ‘Kabuk Dudak’ için ‘fiyakalı bir düğüm’ demiş Topaloğlu. Eksik olmasın. Bu uzun yazının kimi bölümlerini paylaşmak istedim yıllar ve yıllar sonra: “Şair İdris Özyol’un ilk ve tek şiir kitabı olan ‘Kabuk Dudak’ birçok yönden doksanların izini taşıyor, o dönemin ortamına ait ruhu yansıtıyor diyebiliriz. Kitabın ilk şiirinde yer alan ve altını çizdiğimiz şu dizelerde seksenlerin nostalji rüzgârına karşın doksanlı yılların başından itibaren gelişmeye başlayan geçmişten kurtulma arzusuyla birlikte bastırılmış şehvetin kışkırtılmasının yansımalarını da okuyoruz: ‘bazı yerlere hiç dönülmez bazı çağlara / eskitir insanı hep aynı adımı yürümek / oysa ne kadar biçimli bir evin şehveti / koltukların hafızası masaların ayıp yeri’ ”

Sol tarafına geçiyorum gövdemin

“Doksanlarda modern şiirin lirik yapısıyla ‘hiçbir biçimde bağdaşmayacak unsurların’ ilk defa modern Türkçe şiirin de bünyesini zorlamaya başladığı görülür. İkinci Yeni dalgasının modern şiirin yönünü değiştirme girişimi olan avangart deneyiminden farklı bir eğilimdir söz konusu olan. Bu yeni yönelimin modern Türkçe şiirden olduğu kadar modern şiirden de kopma potansiyeli içerdiği görülür. Dikkat çekici bir başka özelliği de lirik şiirin, lirik öznesinin varlık ve varoluşsal yapısında ortaya çıkan parçalanmadır. Şiirdeki lirik öznenin yapıbozumudur söz konusu olan. Ama aslında yaşantıdaki gelişmelerin dilde ve yapıttaki temsili şiirde de ortaya çıkmaktadır. Modern bireyin lirik beninin yapıbozumu, şiire lirik öznenin parçalanması olarak yansımaya başlar. Şu bölümler Kabuk Dudak’taki ‘Eski Yazı’ başlıklı şiirden: ‘yeni bir akıl edindim insanlara bakarken / ufuk çizgisi kırbaç ben yürüyen batık / sol tarafına geçiyorum gövdemin / gitmek kumların zihni kalanlar heykel / vurdum kendimi toprağa çatladı dünya / reddettim yağmurun şeklini dildeki evi’.”

Bütün uçurumlar bana özenmesin

“Sözünü ettiğimiz doksanların kendisi de şiiri gibi parçalıdır. (…) Modern Türkçe şiirdeki ‘tek, bütün ben’ algısının değiştiği, yerini parçalanmış lirik özneye bıraktığı şiirlerin, bu dönemde çıkması dikkat çekicidir. Aynı zaman dilimi içinde olsalar da doksanların şiir yazan isimleri arasında hızla ikibinlere, milenyuma atlamak isteyenler de vardır. Onlar için belki, ikibinler şiirinin öncüleri denebilir… Doksanların şiir yelpazesi içerisinde kopuk doksanlar gibi hem geç seksenler hem de erken ikibinler yer alır. O nedenle tek bir doksanlardan söz etmek zordur. Şiir pratiklerinin birbirinden farklı ve çok parçalı oluşuysa dönemin tipik özelliğidir. Şunu da ekleyelim: Yine de kuşbakışıyla doksanlı yıllarda şiirin lirik yapısının korunduğu, sürdürüldüğü görülür. Her dönemin lokomotifi olan ‘aşma arayışları’nın, bu dönemde de lirik şiirin imkânları içinde kalınarak gerçekleşmiş olduğu söylenebilir. Yani lirik şiir, lirik şiire karşı gibi bir durumdur söz konusu olan. Aşağıda okuyacağımız dizeler ‘Ağustos Üşümesi’ başlıklı şiirden: ‘bütün uçurumlar bana özenmesin / izahı vardır elbet göğüs kafesinin / terliyorum kendimi hatırladıkça / dünya sana alışıyor bana magma’.”

‘Kabuk Dudak fiyakalı bir fiyonk’

“Kabuk Dudak için doksanların izini taşıyan ve benzeri az örnekten biri diyebiliriz. Dönemin tamamını kuşatan, kapsayan bir şiir toplamı olarak dikkat çekiyor. İdris Özyol, adeta doksanlar dediğimiz dönemin farklı uçlarını, değişik eğilimlerini kendi özgün şairlik süzgecinden geçirerek derlemiş, toplamış şiirlerinde. Benzetme yaparak söylersek -her ne kadar daha çok boş deniz salyangozu bağı çağrışımı yapsa da- Kabuk Dudak bir fiyonk gibi. Hem doksanları, hem önceki kuşakların birikimini hem de sonraki süreçte gelişecek şiir eğiliminin uçlarını birbirine bağlayan fiyakalı bir düğüm… Şiir okurunun dikkatine… Konformizm sorunuyla da esaslı bir hesaplaşmanın söz konusu olduğu Kabuk Dudak’a kulak vermeye değer. ‘Beşinci Mevsim’ adlı şiirden alıntıladığımız iki dizeyi okuyarak bitirelim: ‘cevaplara yakın durmayı hiç sevmedim / rahat değilim bir beden taşımaktan’.”