Savaşlar, yaşlı, genç, çocuk, bebek dinlemiyor. Bombalar onların üzerine yağıyor. Barış çığlıkları duyulmuyor. Ölüm yıldönümünde anmayı unuttuğumuz Antalya ve insan sevdalısı şair Baki Süha Ediboğlu’nun aşağıdaki dizeleri de
bir çığlıktır;
‘Dün akşam gün batmadan
Yaşlı ölülerin arasına bir küçük misafir geldi.
Çocuk bahçesinde kovası kalmış.
Kumların üstünde küçük küreği.
Besbelli çok yorgun hemen uyudu
Doğruldu yerinden yaşlı bir ölü
Örttü üstünü;
‘Mademki annesi burada yok
Bu küçük kız bize emanet’
İlerde yatan bir başka ölü
Yavaşça seslendi:
Başındaki kurdeleyi çözüp katlayın
Ütüsü bozulmasın’
***
Şiir ve yazıları çeşitli edebiyat dergilerinde yayınlanmış, Antalya radyosunda yıllarca ‘Gönül Dostları’ adlı programı hazırlayıp sunmuş olan bir başka Antalya sevdalısı şair, yazar Mustafa Ceylan bir programında bu dizelerin sahibi Baki Süha Ediboğlu için ‘Sözcüklerin ressamı’ demişti. Ne güzel bir benzetme. Doğan Hızlan da bir yazısında Ediboğlu için ‘Şiirin yumuşak sesi’ diye yazmıştı. O yumuşak sesi şu dizelerde duyarsınız:
‘Bu rüzgâr her zaman esmez,
Doldur eteklerini,
Limon çiçekleriyle.’
17-18 yaşlarımda şiirlerini okudum, radyoda kendi sesinden dinledim. Büyük bir dinleyici kitlesi ve seveni vardı. Sevenleri ile arasına sanat köprüleri kurardı. Sözlerini yazdığı, bir Selahattin Pınar bestesi olan şu şarkı bugün de dillerdedir, ben de ara sıra mırıldanırım;
‘Beni de alın ne olur koynunuza hatıralar
Dolanıp kalayım bir an boynunuza hatıralar
Yeriniz ne, yurdunuz ne, benden böyle korkunuz ne?
Duyuyorum sesinizi bazen derin bir kuyudan
Dinliyorum uzakları kalkıp derin bir uykudan’
15 Eylül 1972’de öldü.
51’inci ölüm yıldönümüydü.
Antalya sevdalısı şairimizi andık mı?
Ben duymadım.
Mezar taşına aşağıdaki şiiri yazılıdır:
‘Bir gün sana da gelir şu deli yağmur
Akan yıldızlar boyunca serpilen nur
Aynı yerde birleşir karışık yollar,
Aynı suda aynı gökte aksimiz var’
Antalya’nın değerlerini unutmayalım!