Türkiye’nin de kurucu üye olarak yer aldığı Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) her yıl yayınladığı işsizlik raporuna göre Türkiye’de 16-25 yaş arasında genç işsizlerin toplam işsiz nüfusa oranı yüzde 28... OECD ortalaması yüzde 12. Yani bizim ülkemizde her 100 işsizden yaklaşık 30’unu eğitimsiz ve hiçbir sosyal güvencesi olmayan bu yaş gurubu gençler oluşturuyor. Türkiye’nin altında Kolombiya ve Meksika yer alıyor.
Yoksullaştırılmış, eğitimsiz bırakılmış ve hiçbir umudu kalmamış gençlerin televizyonlarda pompalanan program ve yarışmalarla uyutulup, bir çıkış yolu bulmaları, kısa yoldan zengin olma talepleri sonucunda düştükleri durum adliye bültenlerinde sıkça karşımıza çıkıyor. Bunun örneklerini son yıllarda çokça görmekte ve üzülmekteyiz. Oysa gençleri buna mahkûm etmemek hepimiz için bir ahlaki ve vicdani sorumluluk olmalıdır.
Tabii, iktidar da durmamalı, bir şeyler yapmalı. Aile Bakanlığı da.
Televizyon programlarını ele alalım...
İzleyiciler bu gibi programlara ‘Sadece eğleniyoruz’ dese de bilim adamları için bu programlar bir çürüme, çökme ve adeta bir aşağılama mekanizması.
İnsanları yozlaştırma, kültürsüzleştirme, düşündürmeme, eleştirmeme tiyatro sahnesi.
Bir kültür emperyalizminden söz ediyoruz. Toplumu hedef alan silahsız, topsuz bir savaş.
Aile içi çarpık ilişkiler, arabesk müziklerle süslenen sahneler, yapay ve abartılı tepkiler veren sunucular, kasası dolan kanal ve başka kaynaklardan beslenmeyen zihinlerde oluşan bencillik, egoizm, kibir.
Yoksulluğun, cahillik ve umutsuzluğun paraya tahvili ve sorgulanamayan bir sistem.
Özetle; televizyon kanallarındaki programlar toplumsal çürümenin bir yansıması. İktidar bu çürümeye neşter atmalı. İşe kendi kanalı TRT’den başlamalı.
Gençlerimizi kültür emperyalizmine mahkûm olmaktan kurtarmak olası.
Onları, toplumun gerçek sanatçıları, düşünen insanları ve sorumluluk taşıyan aydınları kurtaracaktır.
Gençleri ekranlara değil; kitaplara, kütüphanelere ve düşüncenin üretildiği alanlara yönlendirmeliyiz. Bireyi yalnızca izleyici olmaktan çıkarmalı, yaşamının öznesi yapmalıyız. Toplumsal sorunlardan yakınmayı bırakmalıyız.
Bugün toplumu hızla çürüten şey, yalnızca neyi izlediği değil; neyin üzerine hiç düşünmediğidir.
Düşünmeyen, sorgulamayan toplumlar çürümeye mahkumdur.
Buna öncelikle Anadolu’nun ücra köşelerindeki kahvehanelerde gençlere pompalanan televizyon programlarına dikkat çekerek başlayalım.
Gençlerimizi kaybetmeyelim!
***
Azerbaycan’dan ülkemize gelmek üzere havalanan C-130 askeri kargo uçağının Gürcistan’da düşmesi sonucu şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabırlar diliyorum.
Milletimizin başı sağ olsun.