İyi de kontrolden çıkan ne; elbette kira piyasası. Arkadaş, devlet sınır koymadı mı “Kira artış oranı yüzde 37” demedi mi dedi. Gelin görün ki devlet “Yüzde 37” diyor, ev sahibi “Hayır yüzde 66” diyor, olan da kiracıya oluyor. Yani yasal artış yüzde 37, gerçek artış yüzde 66. Bu nasıl bir piyasadır ki kontrol altına alınamıyor. Yasal sınır kâğıtta, gerçeği ise sokağın tam da göbeğinde. Yemin olsun ev bulmak piyango gibi, peki kira krizinde kazanan kim oluyor elbette ev sahipleri, mağduru ise kiracılar.
***
Gelelim yılın yıldızı altın ve gümüşe. Altın bir süre önce alıp başını gitmişti de millettin başını döndürmüştü. Akçesi olanın gündemi borsaydı, halen de öyle ya. Karlı olan ne, altın mı, döviz mi, gayrimenkul mu? Yatırımcı, “Kendimi nasıl şekillendireyim” diye düşüne dursun, piyasa barometre gibi anında inip çıkıyor. Duyuyor dinliyoruz yoksa emekçinin borsayla falan ne ilgisi olacak. Yatırımcı davranışı şekillene dursun, gelinen son günlerde altın değer kaybetmeye başlamış haydi buyur. Yılın yıldızı altın, duraklama devrine girince yatırımcı altın ve gümüşe sırtını dönüp yeni yatırım araçlarını değerlendirir olmuş. Eh kardeş piyasa bu, bugün böyle yarın öyle. Hani dedik ya piyasa kontrolden çıkmış diye. Bu arada yastık altında altınlar uyuyormuş ama ülke uyumuyor öyle değil mi?
***
Gelelim, memleketin mihenk taşı olan milyonlarca emekliye. Onlar borsaymış, altınmış, gümüşmüş, akçeymiş bunları sadece duyup bakıyor işte o kadar. Emeklinin derdi geçim ve dahi bankaların vereceği promosyon takibi. Banka banka dolaşıp hangi banka daha fazla promosyon veriyor onun peşinde. Aldığı aylık enflasyona yenik düşünce çektiği kredi ve kredi kartıyla ayın sonunu getirmek. Ne yapacaktı ya? Bunun kirası var, ödenecek faturası var, gıdası var, var da var.
***
Ama orta yerde bir de kısır döngü var. Kredi kartı borcunu kapatmak için falan bankadan al, filan bankaya yatır. Hıdır idi Yunus idi misali. Çarkı böyle döndürmeye çalışıyor emekli. Sadece emekli mi emekçisi, memuru, işçisi, üreticisi. Resmi enflasyonu değil, yaşanan enflasyonu dikkate alın beyler, sokak enflasyonunu dikkate alın. İşte üreticinin hali ortada, mazotun pompa fiyatı olmuş 60 lira, girdi fiyatları kalem kalem artmış, ürünü para etmeyen çiftçi, çitini çubuğunu toplayıp üretimden vazgeçer olmuş.
***
Sesini bir türlü duyuramayan üretici yıllardır ‘çiftçinin gelirinin artması için girdi fiyatlarının düşürülmesi gerekir’ demedi mi? Dedi de alternatif ne oldu, ithal oldu. Gönlünüzce olsun. Şimdilik hoşça kalın.