Hatay’ın batı ucunda, Akdeniz kıyısında yer alan Samandağ ilçesi, sadece doğal güzellikleriyle değil, tarihi ve kültürel zenginliğiyle de öne çıkıyor. Antakya’ya yaklaşık 25 kilometre uzaklıkta bulunan ilçe, binlerce yıllık geçmişiyle Doğu Akdeniz’in en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul ediliyor. Tarihi kaynaklara göre Samandağ’ın bilinen en eski adı ‘Seleukeia Pieria’. Bu ad, M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender’in komutanlarından I. Seleukos Nikator tarafından kurulan Seleukos Krallığı dönemine dayanıyor. Kurulduğu dönemde önemli bir liman kenti olan bölge, antik çağlarda hem ticaret hem de askeri üs olarak kullanıldı. Roma İmparatorluğu döneminde önemini artıran kent, Doğu Akdeniz’in önemli ticaret merkezlerinden biri haline geldi. Bölgenin en dikkat çeken yapılarından biri olan Titus Tüneli, Roma İmparatorluğu döneminde dağdan gelen sel sularını yönlendirmek amacıyla dağ delinerek inşa edildi. Aynı bölgede yer alan Beşikli Mağara, kaya mezarları ve kabartmalarıyla arkeolojik açıdan büyük değer taşıyor.

Samandağ, tarihi boyunca farklı uygarlıkların egemenliğine girdi. Roma ve Bizans dönemlerinin ardından Arap hakimiyetine giren bölge, daha sonra Selçuklu ve Memlük idaresine geçti. 16. yüzyılda Osmanlı topraklarına katılan Samandağ, uzun yıllar Osmanlı idaresinde kaldı. I. Dünya Savaşı sonrası Fransız mandasına giren ilçe, Hatay Devleti’nin kurulmasının ardından 1939’da Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlandı. Kültürel yapısıyla da dikkat çeken Samandağ, yüzyıllar boyunca çok sayıda etnik grup ve inancı bir arada barındırdı. Aleviler, Sünniler, Hristiyan Araplar ve Ermeniler, ilçede barış içinde bir yaşam sürdü. Bu hoşgörü ortamı, Samandağ’ı Türkiye'nin en renkli kültürel mozaiğine sahip ilçelerinden biri haline getirdi.

PEKİ, SAMANDAĞ İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Günümüzde Samandağ olarak bilinen bu bölge, tarih boyunca farklı medeniyetlerin etkisiyle çeşitli adlarla anıldı. Antik dönemde bölgeye verilen ilk bilinen ad ‘Seleukeia Pieria’ idi. Bu ad, M.Ö. 4. yüzyılda Büyük İskender’in komutanlarından I. Seleukos Nikator tarafından kurulan Seleukos Krallığı’na atfen verilmişti. ‘Pieria’, o dönemde dağlık bir alanı tanımlamak için kullanılırken, ‘Seleukeia’ ise kurucusunun adını taşıyordu. Zamanla bölge halk arasında ‘Süveydiye’ adıyla anılmaya başlandı. Süveydiye, özellikle Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında bölgenin resmi ve halk arasındaki yaygın adlarından biri haline geldi. Bu ismin, Arapça kökenli ‘küçük siyah’ anlamına gelen ‘süveyd’ kelimesinden türediği düşünülüyor.1940’lı yıllardan itibaren bölgenin adı ‘Samandağ’ olarak değiştirildi. Yeni ad, hem bölgenin coğrafi yapısını hem de Türkçeye daha uygun bir kullanım sunmayı amaçlıyordu. ‘Saman’ kelimesinin ‘verimli ova’ ya da ‘düzlük’ anlamında kullanıldığı, ‘dağ’ ifadesinin ise bölgenin kıyıya paralel uzanan Amanos Dağları ile olan ilişkisini yansıttığı düşünülüyor. Bir diğer görüş ise ‘Süveydiye’ adının halk arasında zamanla bozulup ‘Samandağ’a dönüştüğü yönünde.

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK