İşaret dili eğitimi için görsel içeriklerle zenginleştirilmiş Dilimiz Ellerimiz kitabı, yazarlarının gündelik yaşamla örülü yoğun temposuna rağmen üç yılı aşkın bir sürede tamamlandı. Askerlik, evlilik ve taşınma gibi nedenlerle çalışma süreci bölünse de, ekip kararlılıkla üretimi sürdürdü. “Normalde birkaç ayda hazırlanabilecek bir kitabı biz üç yılda çıkardık,” diyen yazarlar, bu süreci tamamen gönüllülük ve özveriyle yürüttü. Kitabın görsel ağırlıklı yapısı, basım sürecini daha da güçleştirdi. Pek çok yayınevi, maliyetli olduğu gerekçesiyle projeye mesafeli yaklaştı. Bazıları basım için yüksek ön ödeme talep etti. Üstelik profesyonel fotoğraf makineleri olmadan çekilen görsellerle ilerlemek zorunda kalan ekip, teknik açıdan da zorluklar yaşadı. Ancak kitabın içeriğinin güçlü olması sayesinde, sonunda olumlu geri dönüşler alındı ve yayımlanabildi.
ENGELLİLİK VE DIŞLANMA KISKACINDA EĞİTİM
Yazarlar, işitme engelli çocukların eğitim sisteminde yeterince desteklenmediğini ve ciddi zorbalıklara maruz kaldığını vurguluyor. Kaynaştırma öğrencilerinin işaret dili bilmeyen sınıf arkadaşlarıyla iletişim kuramaması, onların erken yaşta eğitim hayatını terk etmelerine neden oluyor. “İşitme engelli çocuklar, sistem tarafından kaynaşabilir bireyler olarak görülüyor ama aslında daha çok dışlanıyorlar,” diyen yazarlar, bu durumun sadece bireysel değil, yapısal bir sorun olduğunu savunuyor.
Kitap yayımlandıktan sonra düzenledikleri imza gününde ilgi gördüklerini belirten yazarlar, ilerleyen günlerde farkındalık yaratmak adına Dokuma Park’ta bir etkinlik düzenlemeyi planladıklarını sözlerine ekledi. Seminerler, imza günü ve eğlenceli atölyelerle işaret dili farkındalığı artırılacak. Öğrenciler, veliler ve halkın katılımıyla yapılacak bu etkinlik, işaret dilinin daha yaygın kullanılmasına katkı sunmayı amaçlıyor.
İLETİŞİM BİR LÜKS DEĞİL, HAK
Türkiye’deki engelli nüfusun yaklaşık yüzde 15’inin işitme engelli olduğunu hatırlatan yazarlar, işitme engellilerle kurulacak basit bir selamlaşmanın bile onlar için büyük anlam taşıdığını vurgulayarak, “Günaydın demek, merhaba demek onlar için çok şey ifade ediyor. İletişim herkesin hakkı” diyerek işaret dilinin önemine dikkat çektiler.