Çok şiirsel bir isim: Zemuri… Sonraki adıyla Limyra… Demre’deki Myra ile Finike’deki Limyra’nın adaş olduğunu söyleyen Nevzat Çevik, her iki kentin Likçe isimlerine ışık tutuyor: Muri (Myra) ve Zemuri (Limyra)… İkisinin de kökeni ‘myrrh’ (mür) yağının çıkarıldığı mersin bitkisi. Adonis’in annesi Myrhha’ya da adını veren mersinin Likçe’deki karşılığı ‘muri’. Tarihin karanlık dehlizlerine doğru yürürken iyi bir fener bu… Likya’da Zemuri ile Muri kardeşliği, Roma çağında ise Limyra ve Myra benzerliğiyle devam ediyor. Bu keyifli bulmacaya ‘daMyra’ (Demre) kutucuğunu da ekliyor Nevzat Çevik.
Mersinden doğan Adonis
Mitolojiye göre, kabuğundan Adonis’in doğduğu mersin, adını, tanrıça Afrodit’i kıskandıracak kadar güzel olan Kıbrıs Kralı Kinyras’ın kızı Myrrha’dan alıyor. Myrrha, Afrodit tarafından babasına aşık olmakla cezalandırılır. Gizlice koynuna girdiği babası tarafından öldürülmek üzereyken, yardımına yetişen tanrılar, onu mersin ağacına dönüştürerek kurtarır. Ancak, babası Kinyras’tan hamiledir. Mersin ağacına dönüştükten sonra kabukları arasından, yakışıklı Adonis’i doğurur. İşte bu güzeller güzeli Myrhha, muhtemelen Myra, Zemuri ve Demre’nin isminde yaşıyor. Nevzat Çevik’in deyimiyle bu kentler ‘mür’ kokuyor.
Likya’nın özgürlük ateşi
Finike’deki Toçak Dağı’nın eteklerine kurulan liman kenti Limyra’nın (Zemuri) varlığı MÖ 5. yüzyıla kadar gidiyor. Günümüzde bu liman bereketli bir ovaya dönüşmüş, kent denizden 5 kilometre içeride kalmıştır. MÖ 4. yüzyılda basılan sikkelerde de Limyra beyi Perikle’nin adını görüyoruz. Pers yanlısı beylere ve Pers iktidarına savaş açan Perikle, Likya birliğinin kurucusu. Birliğin başkenti de Limyra oluyor. Yani Likya ateşi Limyra’da yanıyor. Büyük İskender’in Pers hakimiyetine son vermesinden sonra onun atadığı vali Nearkhos tarafından yönetilen Limyra, sonrasında Antigonos, MÖ 310’da Ptolemaioslar ve MÖ 301’de Lysimakhos’un yönetimine geçiyor. MÖ 197’de Seleukoslara geçen kent, Apameia anlaşmasıyla Rodos’a bağlanıyor.
Zeus’un yıldırımlı paraları
MÖ 167’de Romalılar geliyor. MS 1 ve 2. yüzyıllar Limyra’nın en parlak dönemi. Bu dönemde Roma senatosu kente metropolis (eyalet başkenti) unvanı veriyor. MS 141 depreminde büyük zarar gören kente Rhodiapolisli zengin Opramoas 20 bin dinar yardım ediyor. Kentin baş tanrısı Zeus Olympia onuruna spor festivallerin düzenlendiği biliniyor. Zeus’un yıldırımı Limyra sikkelerine de işlenmiş. Sikkelerde ayrıca boğalar ve köpekler dolaşıyor. Kehanetleriyle de ünlü Limyra’da balıklara danışılan bir kehanet çeşmesi bulunuyordu. Balıklar atılan yiyecekleri yerlerse bu iyi bir haber, kuyrukları ile uzağa fırlatırlarsa kötü bir kehanettir. Hıristiyanlığın ilk yıllarında Aziz Paul’un ziyaret ettiği kentler arasında yer alan Limyra, Doğu Roma döneminde piskoposluk merkezi oluyor. 9. yüzyılda Arap akınlarından etkilenen kent, buna depremler ve diğer doğal felaketler de eklenince terk edildi.