Alıp başını gitme isteği yaratır insanda. Kentin kalabalığından kopma, hayatın hengamesinden uzaklaşma, sessizliğe kaçma isteği. O isteğin aracıdır aslında. Tanıdığım birçok insanın heves ettiğini biliyorum. Bu hayalini gerçekleştiren arkadaşlarım da var. Gazeteci dostumuz Bünyamin Tokmak bir dolu ülke gezdi karavanıyla. Kitap yaptı anılarını. Faik Ardahan karavanıyla birlikte mutlu mesut yaşıyor Pandemi döneminde hepimiz evlere kapanınca, karavanı olanlar açık alanlara, dağlara, kentlerin duldasına kaçtı. Sonra ekonomik kriz geldi. Bir krizden diğerine sürüklenen ülkemde karavanlar cazibesini artarak korudu. Evlerde yaşamanın maliyeti yüksek… Kiralar el yakıyor. Astronomik rakamlardan dolayı tutacak ev bile bulamıyor insanlar. Karavan bu durumda da çözüm. Alternatif bir hayat tarzı, bir hobi, kendine has bir dünya olan karavan, giderek daha fazla insanın yaşam alanı haline geldi. Konyaaltı karavanla doldu. Tabii şikayetler, rahatsızlıklar, homurdanmalar da başladı. Yerleşikler, konargöçerlerden rahatsız. Aslında konargöçer de diyemeyiz bu karavancılara. ‘Tekerkondu’ lafı daha uygun sanki.

Karavan tartışması iyice alevlendi

Konyaaltı’ndaki karavanlara müdahale edilmeye başlandı birkaç gündür. Karavanlar zorla kaldırılıyor, iki taraftan da sesler yükseliyor. “Öylesine sevimsiz, sıkıcı, boğucu, lanet bir ülke haline geldi ki burası, başkasının hayaline, mutluluğuna, yaşam tarzına, alternatiflerine tahammülümüz yok. İktidar bir yandan yükleniyor, muhalefet öte uçtan. İlla otellerde tatil yapacak insanlar, zapturapt altında olacak, kafalarını alıp gidemeyecek, sağa çekip eğlenemeyecek memlekette. Karavanına, bisikletine, motosikletine atlayıp dolaşamayacak ülkeyi, çadır kuramayacak mesela, kafasına göre yaşayamayacak, alternatif bir tatil düşünemeyecek. Mikro iktidarlar da, merkezi iktidarın kopyası. Herkes kendi çapında bir ‘reis’. Koltuğa oturan ceberrut... Ne kadar boğucu, sıkıcı, sevimsiz, keyifsiz bir ülke olduk biz böyle” diye yazdım sosyal medyada. Sağlıklı bir tartışma başladı. O nedenle köşeme de taşıyorum tartışmayı.

‘Kent içinde karavan turizmi olmaz’

Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi Recep Esengil, “Konyaaltı’ndaki karavanlarla tatil yapılmıyor. Pandemiden beri yerleşik olarak kalıyorlar ve ikamet olarak kullanıyorlar. Göz yumdukça sayıları binleri buldu. Hijyen yok, dışarıda yemek kokusu, kimin kaldığı belli değil, güvenlik yok. İki yıl önce Emekli Parkı’nın yanında patlayan tüple sadece karavan yanmadı; bir kadın da yanarak ağır yaralandı. Çam ağaçları alevden zarar gördü. Kamuya ait otoparklar karavanla dolu, hiçbir ücret ödemiyorlar. Burası tatil yeri olduğu gibi, 1.5 milyon nüfusu olan kent merkezi. Dünyada hiçbir kent içinde böyle bir karavan turizmi olamaz. Buna ben ‘tekerkondu’ diyorum” diye katıldı tartışmaya. Zeki Günel de, “Her önüne gelenin istediği yere karavanını süresiz olarak bırakması da özgürlük değil, fırsatçılıktır. Karavancıliktan yerleşik hayata geçip, şehirde yaşayan diğer insanların haklarını gasp etmek ne kadar doğru?” diye destek verdi bu sözlere. Kendisi de karavancı olan Faik Ardahan hocamız da aynı düşüncede: “Karavan park etmeli; ama şehrin göbeğinde, başkalarının haklarını hiçe sayarak, yok sayarak orayı işgal etmemeli. Bir karavancı olarak bu durumdan ben de rahatsızım. Yurt dışında değil karavanını arabanı bile her yere park edemezsin. Park edersen park ücretini ödemen gerekir”

Büyükşehir’in Karavan Park projesi 

Meselenin bu kısmı anlaşıldı. Peki ortadaki sosyal sorun ne olacak? Ekonomik krizin yol açtığı bir sosyal sonuç var karşımızda. Bu karavanlar durduk yere kalıcı ikametlere dönüşmedi. Bu meseleyi sopayla mı çözmeye çalışacağız, yoksa bir çare mi arayacağız? Turizm planlaması yapılırken sadece 5 yıldızlı oteller değil, pansiyonlar, hosteller çadır alanları ve karavan alanları da planlanmalı... Turizm kentinin karavan parkları nerede peki? Meşhur tekerlemeyi hatırlatalım: “Kara kedi nerde? / Ağaca çıktı / Ağaç nerde? / Balta kesti / Balta nerde? / Suya düştü / Su nerde? / İnek İçti / İnek nerde? / Dağa kaçtı / Dağ nerde? / Yandı bitti kül oldu!” Geçmişte kamp ve karavan alanı diye planlanan arazilerin hepsi otel alanına çevrildi. Şimdi yerleşikler konargöçerlere, konargöçerler de zabıtaya çemkiriyor. Meselenin aslı ise ortada duruyor. Belediyeler, karavancıları ve vatandaşı memnun edecek bir yol bulmalıdır. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Konyaaltı’nda yapımını sürdürdüğü Karavan Park, umarım bu konuda örnek olur ve bu tür projelerin arkası gelir.