Gizemli ve hüzünlü bir hikayenin izini sürmek için Antalya'nın tarih kokan sokaklarında dolaşırken, Yivli Cami'nin hemen yanında, Mevlevihane'nin gölgesinde yer alan Nigar Hatun Türbesi'nin sakin çehresiyle karşılaşırsınız. Caminin incecik minaresi gökyüzüne doğru uzanırken, türbenin etrafını saran sessizlik adeta bir zaman kapsülü gibi içinde derin ve büyülü bir geçmiş barındırır.

BİR ANITIN SESSİZLİĞİ

Türbenin taş duvarları, zamanın yıpratıcı elinden nasıl kaçılabileceğini gösteriyor. Altıgen planıyla adeta bir sır gibi saklanan Nigar Hatun'un hikayesi, bu sessiz anıtın içinde hapsedilmiş gibi duruyor.

Mevlevihane'nin türbe olarak kullanılan bir bölümünde bulunan Nigar Hatun'un mezarı, kaybolmuş mezar taşlarının arasından çıkarılmış. Bu taşlar, onun adının ve kimliğinin kaybolmaması için birer ipucu gibi.

Nigar Hatun Turbesi2

BİR ANNENİN İZİNDE

Nigar Hatun, II. Bayezid'in oğlu Şehzade Korkut'un annesi. O dönemin saray hayatında, bir anne olarak yaşam mücadelesi vermiş. Türbe, Sultan Korkut tarafından annesinin 1503’te ölümü sonrasında 1502-1509 yılları arasında inşa edilmiş. Kaynaklarda Nigar Hatun’un mezarının türbeye sonradan nakledildiği bilgisi elde ediliyor.

Türbenin içindeki sandukanın baş ve ayakucunda yazılı kitabeler, geçmişin bir zamanlar burada ne büyük hikayeleri barındırdığını gösteriyor. Tarih, her satırında biraz daha kendini açığa çıkarıyor. Yapılan restorasyonlarda türbenin içindeki sandukadan Bizans Dönemi’ne ait taşlar çıkmıştır ve bu taşlar günümüzde türbenin duvarlarında sergileniyor.

Whatsapp Image 2024 02 15 At 13.57.14

BİR MÜZE PARÇASI

Bugün Nigar Hatun Türbesi, Mevlevihane Müzesi'nin bir parçası olarak ayakta duruyor. Geçmişin sesini gelecek nesillere taşıyan bu anıt, bir zamanlar yaşamış bir annenin hikayesini sonsuza dek yaşatacak. Onun hatırası, Antalya'nın taş sokaklarında, tarih kokan rüzgarlarla birlikte geleceğe taşınacak.

Muhabir: ERENDİZ ÖZKURT/ÖZEL HABER