Her dönem milletvekillerinin parti değiştirmeleri tartışma konusu olmuştur.

Antalya Milletvekili Hukuk Profesörü Sayın Serap Yazıcı Özbudun’un Gelecek Partisi kontenjanından CHP listesinden seçime girmesi, son olarak Ak Parti’de rozet taktırması... Tepkiler çığ gibi büyüyor. Duracağı da yok gibi! Kimi CHP’yi suçluyor, kimi Sayın Özbudun’u.

Ben suçlama ya da aklama tarafında değilim.

Şu soruya bir açıklık getirmeye çalışıyorum;

Milletvekillerinin parti değiştirmeleri demokratik bir hak mı, yoksa seçmene ihanet mi?

Milletvekillerinin partinin izlediği politikalarla artık kendisini özdeşleştirememesi, partisinde yükselme şansı bulamayıp başka bir partide daha iyi bir pozisyon elde etmek istemesi, lider değişikliği, iç çatışmalar veya hizipçilik gibi faktörler, üzerlerinde siyasi, ekonomik veya sosyal baskılar hissetmesi, siyasi dengeleri değiştirmek adına bir ittifaka katılma isteği...

Bu bağlamda, parti değiştirme hakkı demokratik bir hak olarak değerlendirilebilir.

Bunlara demokratik haklar diyebiliriz.

Soruna seçmen iradesi tarafından yaklaşırsak seçmenler genellikle belirli bir partiye ve o partinin programına oy verir.

Seçilen o milletvekili, seçmenlerin oy verdiği partiye bağlı kalmadığında, seçmen iradesine aykırı hareket etmiş olur ki bu durum, demokratik sistemin güvenilirliğini sarsar ve halkın siyaset kurumuna duyduğu güveni zedeler.

Örneğin, Hindistan’da 1985’te yürürlüğe giren "Anti-Defection Law" (Parti Değiştirme Yasası) milletvekillerinin parti değiştirmesini zorlaştırır. Almanya’da ise parti değiştiren milletvekilleri seçmenlerin güvenini korumak adına istifa edip tekrar seçime girer.

Peki Türkiye’de bu konuda sorun nasıl çözülebilir, neler önerilebilir?

Örneğin, milletvekili partisinden ayrıldığında, belirli bir süre bağımsız kalmalı ve hemen başka bir partiye geçişi yasaklanmalı.

Örneğin, parti değiştiren milletvekili, seçmenlerin onayını almak için ara seçime gitmeli.

Örneğin, seçmenler, milletvekilinin parti değiştirme süreci hakkında bilgilendirilmeli ve gerekirse itiraz hakkına sahip olmalı.

Milletvekillerinin parti değiştirmesi hem demokratik haklar hem de seçmen iradesi açısından karmaşık bir mesele. Özgür irade ile siyasi çıkar arasındaki dengeyi sağlamak, siyasi sistemin sağlıklı işlemesi açısından büyük önem taşır. Bu nedenle parti değiştirmeyi sınırlayan ya da denetleyen düzenlemeler, seçmen iradesini koruyacak şekilde hayata geçirilmelidir.

Aksi takdirde, halkın siyaset kurumuna olan güveni sarsılabilir ve demokratik sistemin meşruiyeti zedelenebilir.

Buyurun, demokratik hak mı, ihanet mi?

Saygılarımla.