Yokluk, yoksulluk, ekonomik kriz gittikçe derinleşiyor. Yakında yiyecek ekmek bulamayacağız. Maaşlar kuş yemi, fiyatlar altın kafes kadar. Gençler geleceğini yitirdi, kimse hayatını planlayamıyor. Ülkeden kaçan kaçana. Diplomaların hükmü yok. Elinize geçen para anında buharlaşıyor. Kirazın kilosu 200 lira. Sesini çıkaran içeri atılıyor. Hemen burnumuzun ucunda savaş var. Bize de sıçrar mı acaba? En azından ben ve bazı dostlarım, arkadaşlarım, yoldaşlarım tedirginiz. Fakat ekranlara bakınca, ülkemiz ‘dert üstü, murat üstü’.

SANKİ HEPİMİZ TİTANİK’TEYİZ
Sadece yarışma programları yayınlayan bir kanal var mesela. Toplamış 5-10 tane kadını, stil yarışması yaptırıyor. “Emel’in dansı çok konuşulacak” diye anons geçiyor saatlerdir. Emel kim? Yarışmacı hatunlardan biri… İran’da, İsrail’de, Gazze’de, Ortadoğu’da, hemen yanımızda çocukların üstüne bombalar yağıyor, insanlar ölüyor, katliam var, yangın var, savaş var, biz ‘Emel’in dansını’ konuşacağız. Hem de çok konuşacağız. İranlı birkaç yarışmacı da var bu programda. Sunucu, “Keyifler nasıl?” diye soruyor bir tanesine. “Harika” diyor. İran’a bombalar yağıyor; oh yandan, yandan. Gazze’de çocuklar ölüyor; şıkıdım, şıkıdım. Vur patlasın, çal oynasın. Resmen Titanik’teyiz. Gemi batacak, ama biz dans ediyoruz.

BOMBALAR ALTINDA EĞLENCE
Bu bir iktidar projesi… Böyle bir medya özellikle yaratıldı, fonlandı, bir sürü yerden hortumlar bağlandı. Para akıyor buralara. Kum gibi, kum gibi… Ahmet Kaya’nın söylediği gibi, “Şehirlere bombalar yağardı her gece / Biz durmadan sevişirdik”. Bunun bir de, ‘köy yanarken’ versiyonu var, onu da başka bir yazıya saklayalım. Fakat sadece bize has bir durum değil bu. Dünyada da böyle bir rüzgar esiyor. Hatta kasırga. Giderek gerçekten, gerçeklikten, hatta gerçeklik hissinden, duygusundan, algısından bile uzaklaşıyor kitleler. Uzaklaştırılıyor. Ülkesi bombalanırken, başka bir ülkede, takıp takıştırıp podyuma çıkan yarışmacının ‘keyfi yerinde’.

HABER ZORUNLULUĞU GELSİN
Medyanın büyük çoğunluğu da ‘sıfır haber’ artık… Olan haberler de lider pohpohlama, iktidar gazlama, kitle uyutma seremonisi. Birçok kanalda ise hiç haber yok. Vahim ötesi bir şey bu. Aslında bütün kanallara bir haber kotası konulması lazım… Haberin konseptine de uygun olarak tabii. Mesela müzik kanalıysa müzik haberleri… Yarışma filan kanalıysa ona göre haberler. Böylece her TV kanalı belli bir miktar gazeteci, haberci, muhabir istihdam edecek. Bunu zorunlu hale getirmek gerekiyor. Kanalın içini, içeriğini doldurmak açısından önemli bir adım bu. Kamu yararına, halkın haber alma hakkına uygun bir adım. Hatta anayasal bir görev… Not etmiş olalım.