Son dönemde yapay zeka destekli fotoğraf düzenleme uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, bu uygulamaların güvenliği ve kişisel veri korunması konusundaki endişeler artıyor. Sosyal medya kullanıcıları, fotoğraflarını farklı karakterlere ya da zamanlara uyarlamak için bu tür uygulamalara sıkça başvururken, uzmanlar risklere dikkat çekiyor.

‘KİŞİSEL VERİLER SESSİZCE SÖMÜRÜLÜYOR’
Sosyal medyada hızla yayılan bu trendle ilgili olarak Uzman Sosyolog Funda Alpaslan Talay şu ifadelere yer verdi; “Son zamanlarda sosyal medya platformlarında neredeyse herkes, kendi fotoğraflarını yapay zeka destekli uygulamalara yükleyerek, başka birine, başka bir zamana veya hatta başka bir kimliğe dönüşüyor. Yüzeyde eğlenceli ve yaratıcı görünen bu dönüşümler, kişisel verilerimizin sessizce sömürülmesine, kimliğimizin parçalanmasına ve mahremiyet alanlarımızın daralmasına kapı aralıyor.”

DİJİTAL MAHREMİYET TEHLİKEDE
Talay, “Yapay zekayla dönüştürülen her fotoğraf, yüz tanıma teknolojileri, biyometrik veri toplama sistemleri ve dijital gözetim mekanizmaları için potansiyel bir veri kaynağına dönüşüyor. Bu görseller hem bizim hem de karede yer alan başkalarının bilgisi ve rızası olmadan dijital sistemlere aktarılıyor. Bu durum, dijital mahremiyetin erozyonunu simgeliyor. Bedenimiz ve yüzümüz, artık yalnızca bize ait olmayan birer ‘veri nesnesine’ dönüşüyor. Bedensel politikalar dijitalleşirken, birey kendi bedeni ve kimliği üzerindeki denetimini kaybediyor. Dijital çağda hangi uygulamaya ne tür bir veri verdiğimizi, bu verilerin nasıl işlenebileceğini ve nerelerde kullanılabileceğini bilmek, artık bir zorunluluk hâline gelmiştir. Gerçek rızanın koşullarını tartışmak ve hukuki-etik çerçeveleri yeniden inşa etmek hem bireylerin hem de devletlerin ve teknoloji şirketlerinin sorumluluğundadır” diye konuştu.

ALTERNATİF TEKNOLOJİLER DESTEKLENMELİ
Alternatif teknolojilerin desteklenmesinin önemine de değinen Talay, “Ticarileştirilmiş yapay zekâ uygulamaları yerine, veriyi merkeziyetsiz, etik ve kullanıcı dostu bir biçimde işleyen alternatiflerin geliştirilmesi teşvik edilmelidir. Toplumsal eşitsizlikleri gözeten bir dijital politika anlayışı inşa edilmelidir. Teknolojiye erişim, dijital güvenlik ve veri koruma yalnızca bireysel bir hak olarak değil, aynı zamanda kamusal bir hak olarak da görülmelidir. Yapay zeka ile şekillenen dijital dünyada hem bireysel kimliğimizi hem de toplumsal değerlerimizi korumak için kolektif bir bilinç geliştirmemiz gerekmektedir. Çünkü her görsel, her veri, kimliğimizin ve geleceğimizin bir parçasıdır” diye konuştu.

Muhabir: AYŞE OKAN SARICA/ÖZEL HABER