Evimizin bahçesinde dolaşırken kırmızı güllerimizin tomurcuklandığını gördüm. Gül, bana dünya sinema tarihinin en güzel filmlerinden birini çağrıştırır. 1941 yılı yapımı, siyah beyaz bir film olan Yurttaş Kane (Citizen Kane), sinema tarihinin en önemli ve en tartışmalı filmlerinden biri olarak kabul edilir. Filmin orijinal yapımının halen Amerika Ulusal Film Arşivi’nde korunduğu söylenir.
Yazar, oyuncu ve yönetmen Orson Welles filmi hem yazmış hem oynamış.
Filmin ana karakteri Kane, hasta yatağında son nefesini verirken ‘Rosebud’ diye bir sözcük fısıldar. Bu sözcüğün anlamını araştıran bir gazeteci geriye dönüşlü sahnelerle, Kane’nin arkadaşları, yanında çalışanlar, eşi, sevgilisi, herkesle görüşür. Hepsinden Kane ile ilgili ne varsa öğrenir, fakat Rosebud’un ne anlama geldiğini bulamaz.
Vatandaş Kane bir gazete patronudur. Gazetenin yazarlarını kendi istediği doğrultuda yazı yazmaya yönlendirir. Eşi Susan, şarkı söylemekte yeteneksizdir ama Kane, gazetesinde öyle bir ortam yaratır ki herkes Susan’ı sanatçı olarak görür. Kane dünyanın en zengin adamları arasındadır. Her şeye el atar, siyasete bulaşır, senatör olmak siter. O’nu bu uğurda bitmez tükenmez kibir denilen kötülük ele geçirmiştir. Tüm dostları onu terkeder. Yapayalnız kalır. Elinde sadece zenginliği vardır fakat hayatında bir şey eksiktir.
Filmin son sahnesinde kamera, Kane’nin saray gibi evinde bir şey aramaktadır. Muhteşem ev içinde, eşyalarla dolu bir büyük salonda gezinen kamera, bir kenara atılmış tahta bir kızağa zum yapar. Bu, üzerine çakıyla Rosebud yazılmış bir kar kayağı, kızaktır.
Kane’nin çocukken üzerinde kaydığı kızağın adı.
Bu kızak, Kane’nin elde ettiği tüm zenginliklere karşın, o yoksul günlerdeki saf mutluluğu sembolize etmektedir. Kane son nefesini verirken tüm zenginliğine karşın o gül ağacından yapılann kızağın adını fısıldar; “Rosebud” der; Gül Goncası.
Hiçbir şeyden memnun olmayan filmin kahramanını hayatında memnun eden tek nesnenin o kızak olduğunu görürüz.
Kamera filmin başında Kane’in gizemli şatosunun kapılarını aralayıp sizi içeri çekmiştir. Kamera, filmin sonunda Rosebud’u gösterir ve parmaklıkların dışına çıkar.
Kendi arzularının tatmini için herkesi, herşeyi kırıp geçiren bir kişilik düşünün.
Tek aşkı kendisi, kendisine aşık kişilik; Narsizm
Güce tapma, tüketme ve mal mülk edinme hırsı sonucu yapılan yanlışlar, herşeyden soyutlanma, samimiyetsizlik, hoşnutsuzluk, açgözlülük, başarı hırsı ve şöhret olma arzusu.
Mükemmellik ve başkalarından üstün görünme hastalığı; Egoizm. Büyüklenme.
Bu tipleri son günlerde medyamızda bolca görüyoruz.
Oysa hep söyler ve yazarım;
Şu koskoca evrende bir toz zerresi kadar küçük mavi güzel dünyada bu ego ve kibir neden?