Seçimin ilk turu bitti, 28 Mayıs’ta ikinci tur koşulacak. İlk turda aynı zamanda milletvekili seçimleri de olduğu için partilerin büyük bölümü kendi logoları, listeleriyle yarıştı. Üç de cumhurbaşkanı adayı vardı malumunuz. Şimdi bunlardan ikisi, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu oylanacak. Aslında tamamen başka bir seçimle karşı karşıyayız. Milletvekilleri seçildi, meclis oluştu, parti listeleri, logoları artık tedavülden kalktı. İki aday ve arkalarında konumlanan iki ayrı cephe var artık. Erdoğan taraftarları ‘bir daha’ diyor, Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler ise değişim istiyor. Seçmen değişim mesajı verdi mi? Erdoğan’ı yüzde 49.50’de, yani tam sınırda bırakarak verdi aslında bu mesajı. Fakat çok güçlü, çok derinden gelen, sarsıcı bir mesaj değildi. Tam aksine telafisi çok mümkün bir eksiklik... Sonuçta yarım puandan bahsediyoruz. Kantarın topuzu yarım puanlık oynamış durumda yani. Bu bile Erdoğan’ı sarstı. Yenilmez isim ilk kez yenildi.

Ortak payda Kılıçdaroğlu

Peki, ikinci tur? Herkes doğal olarak bunu soruyor. Bu sorunun yanıtı aslında başka bir sorunun içinde saklı... Kemal Kılıçdaroğlu kimin adayı? CHP’nin mi, yoksa herkesin mi? Söz konusu soruya verilecek yanıt sandığın da içeriğini belirleyecek. Öncelikle şunu hatırlatalım: Kılıçdaroğlu Millet İttifakı’nın ortak adayı olarak çıktı. TİP, Yeşil Sol Parti, Sosyalist Güç Birliği bileşenleri de destek verdi Kılıçdaroğlu’na. Desteğin ötesinde, bizzat oy istediler, kazanması için çalıştılar ve bu çalışmanın meyvesini de sandıklar açılınca gördük. Demek ki Kılıçdaroğlu sol, sosyalist güçlerin, partilerin, sendikaların, emek örgütlerinin de adayı. Ülkeyi tek adam iktidarından kurtarmak, cumhuriyet kazanımlarını korumak, demokrasiyi getirmek isteyen herkesin yanında sıralandığı Kılıçdaroğlu’nun kampanyası artık her partinin kendini anlattığı bir zeminden, Kılıçdaroğlu paydasına geçmeli, oraya odaklanmalı.

Partilerin vereceği yanıtlar

Tabii bu, partilerin tamamen flulaştığı, bu geniş payda içindeki herkesin tek bir siyaset ekseninde meydanlara çıkacağı anlamına gelmiyor. Her siyasetin kendi tabanına, kendi seçmenine, ulaşabileceği kitleye ‘niye Kılıçdaroğlu’ diye anlatması gerekiyor. Örneğin TİP niçin Kılıçdaroğlu’nu destekliyor? Saadet Partisi Kılıçdaroğlu’na niye oy istiyor? İYİ Parti neden Kılıçdaroğlu diyor? Kılıçdaroğlu seçilirse YSP’yi destekleyen kitleye, mesela Kürt seçmenine nasıl bir ülke sunacak? Destek veren her partinin seçmenine, hedef kitlesine taşıyacağı bu yanıtlar sandığın sonucunu belirleyecek. Yani mesele sadece CHP’nin meselesi değil, Kılıçdaroğlu’nun yanında sıralanan, mevzilenen, desteğini açıklayan her kesimin, her siyasetin, her parti ve örgütün ortak alanıdır burası. Daha doğrusu ayrı çizgilerin bir kenara bırakıldığı, ortak noktaların öne çıkartıldığı demokratik bir cepheden bahsediyorum. Eğer bu cephe hem 14 Mayıs’ta sandığa taşıdığı seçmeni tekrar getirebilir ve üstüne yeni bir seçmen kitlesi ekleyebilirse bu iş olur.

Erdoğan’ın ehven-i şer kitlesi

Olur mu gerçekten? Zaten 14 Mayıs akşamı olan buydu. Tek adama geçit verilmedi, fakat kesin bir sonuç da alınamadığı için 28 Mayıs’ta tekrar sandığa gideceğiz. Muhalefetin 14 Mayıs’taki motivasyonu sürerse aynı yetenek ve istekle organize olabilirse Kılıçdaroğlu seçilir. Ayrıca meclisi AKP ve MHP ağırlığına teslim eden halk, cumhurbaşkanlığını bir denge unsuru olarak görüp Kılıçdaroğlu’na da yönelebilir. Bu da artı bir faktör... Tablonun muhalif seçmende yarattığı ruh halini biliyorum. İktidar bloğuna oy verenlerin iç sesinden ise haberdar değilim. Ortaya çıkan bu tablo Cumhur İttifakı’na oy veren seçmenlerin tümüne huzur vermiş midir acaba? Fotoğraftan dolayı endişeye kapılan olmuş mudur? Yoksa ilk turu kazanamadık diye daha da hırslanmış bir kitleyle mi karşı karşıyayız? Ben sınırlı düzeyde de olsa ilk durumun yaşandığını düşünüyorum. Yani iktidar seçmeninde de sorgulayan bir azınlık muhtemelen vardır. Fakat hoşnutsuzlukları her an hoşnutluğa dönüşebilir. Hoşnut olmasalar bile Kılıçdaroğlu’na karşı Erdoğan’ın yanında durmaya devam edebilirler. Erdoğan’ı ehven-i şer olarak gören bir seçmen kitlesi var ve özellikle bu kitleye mesaj vermek, yoğunlaşmak gerekiyor. O kitle üzerindeki Kılıçdaroğlu fobisi, endişesi, tepkisi ortadan kaldırılabilirse seçim rahat kazanılır. Millet İttifakı’nın diğer 5 partisine işte burada görev düşüyor. Bu görev tarihi bir görevdir.