Dünya tarihinin en önemli şehirlerinden olan İstanbul, geçmişten günümüze pek çok değişim geçirse de hala yaşayan bir tarih noktası olarak varlığını sürdürüyor. Şehrin keşmekeşinin ortasında kalsalar dahi öyle semtleri var ki sokaklarında gezerken tarihin tüm dönemlerini hissetmek mümkün.
ÇEMBERLİTAŞ
Bizans İmparatoru Konstantin’in Roma’daki Apollon Tapınağı’ndan getirttiği 57 metre uzunluğundaki sütın, İstanbul’un Fatih ilçesinde zamana meydan okuyor. Yangın ve doğal afetlerden zarar gören sütun, Sultan 2. Mustafa döneminde çemberlerle güçlendirilerek bugünkü adını aldı. Semt, Nuruosmaniye Camii ve Çorlulu Ali Paşa Medresesi gibi tarihî yapılarıyla turistlerin ilgisini çekiyor.
EMİNÖNÜ
İstanbul’un Tarihi Yarımada’sında yer alan Eminönü, balık ekmek keyfi için en popüler adreslerden biri. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir yönetim merkezi olan semt, aynı zamanda Byzantion kentinin kurulduğu ilk yerleşim alanı olma özelliğini taşıyor. Adını Osmanlı dönemindeki gümrük eminliğinden alan Eminönü, Gülhane Parkı, Yeni Cami, Mısır Çarşısı ve Hünkâr Kasrı gibi tarihî yapılarıyla her gün binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.
BAKIRKÖY
Geçmişi Tunç Çağı’na kadar uzanan Bakırköy, İstanbul’un batısında yer alıyor. M.S. 384 yılında Konstantin tarafından eğlence alanı olarak kullanılan bölge, Osmanlı döneminde de önemli bir merkez haline geldi. Cumhuriyet dönemine kadar Bakırköy, Makrohori ve Makriköy gibi isimlerle anıldı.
BEBEK
Bizans döneminde basit bir Rum balıkçı köyü olan Bebek, bugün İstanbul’un en gözde semtlerinden biri halinde. Fatih Sultan Mehmet, Rumeli Hisarı’nın yapımı ve kuşatması sırasında asayişi sağlamak için Bebek Çelebi adlı bir bölükbaşı görevlendirdi ve semt, adını buradan aldı. Bebek, tarihi köşkleri ve yapılarıyla dikkat çekiyor.
BEŞİKTAŞ
Günümüzde tarihi yapıları, doğal güzellikleri ve merkezi konumuyla her gün binlerce kişinin ziyaret ettiği Beşiktaş, Bizans döneminde imparatorların yazlık ikametgâhı olarak kullanılıyordu. Semt, yerleşim yeri kimliğini Osmanlı döneminde kazandı. Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’nın gemilerini bağlamak için kıyıya diktirdiği beş taş sütundan dolayı ‘Beştaş’ olarak anılan semt, zamanla günümüzdeki Beşiktaş ismini aldı.
BEYAZIT
İstanbul’un en önemli siyasi ve tarihi semtlerinden biri olan Beyazıt, M.S. 393’te İmparator Teodosyus tarafından şehrin en büyük meydanı olarak inşa edildi. Beyazıt Meydanı, kentin ana ulaşım noktalarından biri olup pek çok tarihi olaya ev sahipliği yaptı. Osmanlı döneminde büyük bir siyasi öneme sahip olan meydan, Cumhuriyet döneminde kültürel açıdan da değer kazanmaya devam etti. Semtteki İstanbul Üniversitesi, Süleymaniye Camii, Sahaflar Çarşısı ve Kapalıçarşı, bölgenin önemli tarihi yapıları arasında yer alıyor.
BEYOĞLU
Günümüzde müzeleri, Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi ve tarihi sokaklarıyla kültür merkezi haline gelen Beyoğlu, Bizans döneminde Pera olarak biliniyordu ve burada Venedikliler ile Cenevizliler önemli bir ticaret merkezi kurmuştu. 11. yüzyılda Haçlıların İstanbul’u işgal etmesiyle Pera da zarar gördü. İstanbul’un fethinin ardından semt, yeniden sanat ve ticaret merkezi olarak gelişmeye başladı. Beyoğlu adının, Kanuni Sultan Süleyman’ın Venedik elçisi ile yaptığı yazışmalarda elçiden ‘Beyoğlu’ olarak bahsetmesinden geldiği düşünülüyor.
EYÜP
İstanbul’un fethinden sonra kurulan ilk Osmanlı-Türk yerleşim alanlarından biri olan Eyüp Sultan, Haliç’in güney kıyısında, surların dışında yer alıyor. Semt, adını burada bulunan Ebu Eyyûb el-Ensari’nin kabrinden alıyor. Rivayete göre, bu mezar, Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin’in gördüğü bir rüya ile bulundu. Osmanlı döneminde ise en dikkat çekici geleneklerden biri, padişahların tahta geçiş (cülus) merasimlerinden sonra Eyüp Sultan’da kılıç kuşanmasıydı.
KARAKÖY
İstanbul’un bankaları ve iş hanlarıyla ünlü en eski ticaret merkezlerinden biri olan Karaköy, tarih boyunca önemli bir liman ve ticaret noktası olarak öne çıktı. İstanbul Boğazı ve Haliç’in birleşim noktasında yer alan semt, antik Galata semtinin modern adı olarak biliniyor. 11. yüzyılın başında Bizans İmparatoru’nun izniyle Cenevizli tüccarlar bölgeye yerleşti. Cenevizliler, can ve mal güvenliklerini sağlamak amacıyla güçlü surlar ve kuleler inşa etti. Bunlardan günümüze kadar ulaşan en önemli yapılarından biri ise Galata Kulesi’dir. Bu kule, bugün şehrin sembollerinden biri olarak kabul ediliyor.
SAMATYA
Tarihi dokusunu büyük ölçüde koruyan Samatya, film ve dizi yapımcılarının ilgisini çeken en gözde semtlerden biri olarak dikkat çekiyor. İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı olan semt, Kocamustafapaşa Mahallesi’nin bir bölümünü kapsıyor ve batısında Yedikule yer alıyor. Semtin adı, Yunanca ‘kumlu’ anlamına gelen Psamatyonn kelimesinden türetilmiş olup geçmişte burada bol bulunan kumlu topraklardan kaynaklandığı sanılıyor. Bizans döneminde de yerleşim yeri olan Samatya, Surp Kevork Kilisesi, Aya Nikola Kilisesi ve Kapıağası Yakup Ağa Hamamı gibi tarihi mekanlara ev sahipliği yapıyor.
ÜSKÜDAR
Üsküdar’ın tarihi, MÖ 1000’li yıllara, Fenikelilerin Salacak sahilinde ticaret iskeleleri ve tersaneler kurarak bölgeye yerleşmeleriyle başlıyor. Roma ve Bizans dönemlerinde de yerleşim devam ederken bu dönemde semt Skutari olarak adlandırıldı. Osmanlı İstanbul’u fethettikten sonra ise Üsküdar, Anadolu Yakası’nın en önemli merkezi haline geldi. Semtte camiler, mescitler, hamamlar, kervansaraylar, çeşmeler, kütüphaneler ve pek çok padişah, sultan, paşa ile devlet adamlarına ait saraylar, yalılar ve köşkler inşa edildi. Ayrıca, Hezarfen Çelebi’nin Galata Kulesi’nden başlattığı ilk uçuş, Üsküdar’a inmesiyle son buldu.