Antalyaspor bu sezon belki de tarihinin en kötü iç saha performansını sergiliyor. Ligin ilk haftasında oynanan Kasımpaşa maçı hariç diğer maçlara gelen bir taraftar, henüz stadyumdan galibiyet ile ayrılabilmiş değil.
Ve bu süreç Emre Belözoğlu ile başladı Erol Bulut ile de devam ediyor.
Sezon başında istediği oyuncuları aldıran Emre Belözoğlu, işler kötü girmeye başlayınca takımı bırakıp gitmeyi tercih etmişti. Sonrasında ise verdiği bu kararın çok yerinde olduğunu savundu ve ‘Antalyaspor’da yapısal sorunlar var’ açıklaması yaptı.
Halefi Erol Bulut ise kaybedilen Göztepe maçı sonrası “Benim istifa etmem çözüm değil, burada yapısal sorun var” ifadelerini kullandı.
Kardeşim; Antalyaspor’un yapısal sorunlarını tartışmak size mi kaldı?
Siz önce işinize bakın, bırakın hedef saptırmayı…
Erol hoca takımın başına geldiği günden beri kaybedilen her puanda mazeret üretti.
‘Bireysel hata’ dedi, ‘Fiziksel sorun’ dedi, ‘Kadro’ dedi, ‘Özgüven’ dedi. Şimdi de ‘yapı’ diyor.
Erol hoca; kendisi ve ekibi hariç herkesi suçladı; alınan kötü sonuçlara hep bir kılıf buldu.
Ancak 7 haftadır ideal 11'ini bulamadı, sistemini, oyun planını da bulamadı.
Genç oyuncu oynatmadı. Bir tane oyuncunun performansını yukarıya çekemedi. Eyüp maçı da dahil iyi oynadığımız tek maç hatta tek bir 45 dakika yok.
Hoca geldiğinden beri savunma toparlanmadı, hücum gelişmedi, pas trafiği artmadı, takım dinamizmi yükselmedi.
Yani hoca suçu başka yerlerde arayacağına bence işine odaklanmalı ve önce kendine bakmalıdır.
Hoca bu takıma geldiğinde beri ne katkı koydu? Esas tartışılması gereken konu bu…
Kaldı ki, Eyüpspor galibiyeti sonrası ‘casus’ dedi tüm algıyı saha dışına çekti. Takım içinde, tesis içinde herkesi zan altında bıraktı. Yetmedi rakip takımları ve hocalarını da zan altında bıraktı.
Bugüne geldiğimizde ‘casus’ ne oldu açıkçası ben merak ediyorum.
Yani hoca hatalarla başladı hatalarla devam ediyor.
Göztepe maçı sonrası hocanın yapmış olduğu açıklamalar da bana göre bu işin sonunu getirmiştir.
Açıkçası ben Antalyaspor yönetiminin yerinde olsam o açıklamalardan sonra hocaya teşekkür eder ve hoca arayışına başlarım.
Çünkü hoca saha içinde kalmak yerine her daim saha dışına çıkmayı, başarısızlıkta okları başka yerlere çevirmeyi tercih ediyor.
Artık hoca, La Fontaine’den masallar anlatmayı bırakmalı.
Antalyaspor taraftarı masal dinlemek değil, sahada koşan, mücadele eden bir takım izlemek istiyor.
Yoksa bu durum La Fontaine’den masallar değil Stephen King’in korku hikayelerine dönüşecek…