Bursa’nın batısında yer alan Nilüfer ilçesi, aslında binlerce yıllık bir yerleşim geçmişine sahip. Bölge, tarih boyunca Frigya, Bitinya, Roma ve Bizans gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Bugün ilçenin sınırları içinde yer alan bazı mahalleler, antik kent kalıntıları ve sivil mimari örnekleriyle bu zengin geçmişin izlerini hâlâ taşıyor. Nilüfer’in kuzeybatı bölümünde yer alan göl kıyısındaki eski balıkçı köyleri, Antik Çağ'da önemli ticaret ve liman merkezleriydi. Bu yerleşimlerin birçoğunda kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılan lahitler, mozaikler ve mimari yapılar, bölgenin tarihî önemini gün yüzüne çıkarıyor. Yine ilçenin doğusundaki yüksekçe bölgelerde yer alan eski Rum mahalleleri, hem Osmanlı hem de Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki kırsal yaşam biçimine ışık tutuyor.
1920’li ve 30’lu yıllarda büyük ölçüde tarımsal üretime dayalı bir yaşam süren bölgede, ilk yapısal dönüşüm 1980’li yıllarda başladı. Bu süreçte bölgedeki köyler, Bursa'nın büyüyen kent merkezine eklemlenmeye başladı. 1987 yılında müstakil ilçe statüsüne kavuşan Nilüfer, bu tarihten sonra özellikle organize sanayi bölgelerinin gelişimi ve ulaşım yatırımlarıyla birlikte hızlı bir nüfus artışı yaşadı.
PEKİ, NİLÜFER İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Nilüfer ilçesi, adını bölgeden geçen Nilüfer Çayı’ndan alıyor ancak çayın isminin kaynağı da tarihî bir kişiliğe dayanıyor. Osmanlı Beyliği’nin kuruluş yıllarında önemli bir figür olan ve Orhan Gazi’nin annesi kabul edilen Nilüfer Hatun, hem Osmanlı tarihine hem de bölgeye iz bırakan isimler arasında yer alıyor. Tarihî kaynaklara göre asıl adı Holofira olan Nilüfer Hatun’un, fethedilen bir Bizans kentinin tekfurunun kızı olduğu ve Osman Gazi ile evlendikten sonra Müslüman olup Nilüfer adını aldığı rivayet ediliyor. Bu isim zamanla hem çaya hem de çevresine verilen yerleşim yerlerine yayıldı.