Artvin’in Gürcistan sınırındaki ilçesi Şavşat, günümüzde daha çok yemyeşil ormanları, serin yaylaları ve sakin yaşamıyla tanınıyor. Ancak bu doğa cennetinin altında, binlerce yıllık bir tarih yatıyor. Bölge, antik çağlardan bu yana stratejik konumu nedeniyle sayısız medeniyete ev sahipliği yaptı. Tarihçiler, Şavşat’ın geçmişini M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzatıyor. Hitit İmparatorluğu’nun doğu sınırlarına yakın bir konumda bulunan ilçe, Urartu, Kimmer, Saka ve İskit akınlarına sahne oldu. Ardından Persler ve Roma İmparatorluğu’nun hâkimiyetine girdi.

9. yüzyıla gelindiğinde Şavşat, Bagratlı Krallığı’nın önemli merkezlerinden biri haline geldi. Bu dönemde inşa edilen kiliseler, kaleler ve taş yapılar, bugün hâlâ ayakta. Özellikle Cevizli Köyü’nde bulunan Tbeti (Tibet) Manastırı, Gürcü-Ortodoks mimarisinin Anadolu’daki nadir örneklerinden biri olarak kabul ediliyor. Tarihi yapılar arasında Şavşat Kalesi de öne çıkıyor. İlçe merkezine yakın bir noktada yer alan kale, çeşitli dönemlerde onarım görmüş olsa da özgün dokusunu korumayı başarmış. Ayrıca köylerde karşılaşılan taş ev mimarisi, Bagratlılardan Osmanlı’ya uzanan geçiş sürecini gözler önüne seriyor.

Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Seferi sonrası bölge, 1530’larda Osmanlı topraklarına katıldı. Ardından sancak ve kaza olarak çeşitli idarî yapılara bağlanan Şavşat, hem askeri hem ticari bakımdan önemli bir geçit noktasıydı. 19. yüzyılda kısa süreliğine Rus işgali de yaşayan ilçe, bu dönemde yeni bir kültürel katman kazandı. Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Şavşat, yeni Türkiye’nin doğu sınırındaki en önemli yerleşimlerinden biri haline geldi. Osmanlı döneminde sancak olan ilçe, Cumhuriyet'le birlikte Artvin’e bağlı bir idari birim olarak yeniden yapılandırıldı.

PEKİ, ŞAVŞAT İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Yüzyıllardır kullanılan bu adın kökeni, bölgenin tarihsel ve kültürel geçmişine ışık tutuyor. Tarihçilerin ortak görüşüne göre Şavşat adı, Gürcüce ‘şavşeti’ kelimesinden geliyor. Orta Çağ Gürcü kaynaklarında ‘Şavşeti’ olarak geçen bu kelime, tarih boyunca bölgenin adı olarak kullanıldı. Gürcüce’de tam anlamı kesin olarak bilinmese de bazı araştırmacılar kelimeyi ‘siyah bölge’ ya da ‘karanlık yer’ şeklinde yorumluyor. Bu yorum, Şavşat’ın yılın büyük bölümünde sisli, ormanlık ve gölgeli doğasıyla örtüşüyor. Tarihî belgelerde Şavşat adına ilk olarak 9. yüzyıldaki Bagratlı Gürcü Krallığı döneminde rastlanıyor. Osmanlı döneminde de ‘Şavşad’ ya da ‘Şavşat’ biçiminde kayıtlara geçen bu isim, Cumhuriyet döneminde resmî olarak aynen korundu.

Muhabir: YUSUF ÖZTÜRK