Antalya’nın en eski camilerinden biri olan Şehzade Korkut Camii, Osmanlı döneminden günümüze uzanan köklü geçmişiyle biliniyor. Kesik Minare olarak da adlandırılan cami, geçirdiği değişimler ve restorasyon süreçleriyle Antalya’nın tarihine ışık tutuyor. Caminin bulunduğu alan, Antik Çağ’dan itibaren önemli bir yerleşim merkeziydi. İlk olarak Roma döneminde bir tapınak olarak inşa edilen yapı, Bizans döneminde kiliseye çevrildi. 7. yüzyıldaki Arap akınları sırasında büyük hasar gören kilise, daha sonra yeniden inşa edildi. Osmanlıların Antalya’yı fethetmesiyle birlikte yapı, II. Bayezid’in oğlu Şehzade Korkut tarafından 15. yüzyılda camiye dönüştürüldü. Bu süreçte yapıya bir minare eklenerek İslami mimariye uygun hale getirildi. Ancak minarenin üst kısmı 19. yüzyılda bir yangında tahrip oldu ve bu olaydan sonra halk arasında ‘Kesik Minare’ adıyla anılmaya başladı.
ANTALYA’NIN SİMGE YAPILARINDAN BİRİSİ
Caminin duvarlarında Bizans döneminden kalma taş bloklar yer alıyor, Osmanlı döneminde yapılan eklemelerle yapı daha sağlam hale getirildi. İç mekânı sade bir tasarıma sahip olan caminin mihrabı ve minberi, klasik Osmanlı cami mimarisinin izlerini taşıyor. Geniş bir avluya sahip olan caminin en dikkat çekici özelliği ise yangında zarar gören ve yıllarca kesik halde kalan minaresi. Uzun yıllar harabe halde kalan cami, yapılan restorasyon çalışmalarıyla yeniden ibadete açıldı. Restorasyon sürecinde, orijinal dokusuna sadık kalınarak yapılan çalışmalar, geçmişten günümüze taşınan bu mirası koruma açısından büyük önem taşıyor. Bugün Antalya’nın simgelerinden biri olan Şehzade Korkut Camii, tarihi dokusuyla ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çeken cami, Antalya’nın zengin kültürel geçmişinin en önemli yapı taşlarından biri olarak varlığını sürdürüyor.