Antalya’nın en çok yağmalanan antik kentlerinin başında gelen Kelbessos’u birçok kez gündeme getirdim. Meraklıları hatırlayacaktır. Konyaaltı’nın üst kısımlarında bir antik kent burası. Ünlü Termessos kentinin uç beyliği, Roma çağında ise bir garnizon yerleşimi... “Görünce içiniz acır” diye sıralamıştım Kelbessos’taki talanı, yağmayı, tahribatı… Örneğin literatüre ‘Falluslu yapı’ diye geçen alanda derin bir çukur açılmıştı. En büyük tahribata tanık olunan yerlerden birisiydi burası. 8 Mayıs tarihli yazımda, “Yapının içine, en arka köşesine devasa bir kuyu açılmış. Yaklaşık 15 metre derinliğinde bir kuyu. Çıkan kayalar, taşlar da yapının içine doldurulmuş, bir tepecik oluşmuş. Adamlar resmen şantiye kurmuşlar antik kentte. Kayalık zeminde bu kuyuyu açmak için muhtemelen hilti kullanmışlardır. Bu da jeneratör kullandıkları anlamına geliyor. Ahşap direkler çatmışlar, kuyudan çıkan taşlar için bir çıkrık düzeni oluşturmuşlar belli ki... Günlerce çalışmışlar burada... Kamp kurmuşlar, yemişler içmişler, malzeme taşımışlar, hiltiyle delmişler, gelmişler, gitmişler. Kimse duymamış. En önemlisi devlet duymamış, muhtar duymamış, jandarma duymamış, hiçbir yetkili duymamış. Mümkün mü?” diye sormuştum.

Kelbessos’ta büyük yağma

Şunları yazmıştım o yazımda: “Burası Antalya’nın en çok yağmalanan yerleşimlerinden biri... Antalya’da saldırıya uğramayan, risk altında olmayan yerleşim yok zaten. En iyi korunanlar bile yağmalanıyor, kaçak kazılar yapılıyor, hatta dinamitleniyor. Kelbessos’tan bahsetmişken bir detayı da atlamayayım. Kentin nekropol bölümündeki lahitlerden birinin önünde kocaman bir köstebek çukuru var. Köstebek dediğim, hırsız çukuru. Lahidin hemen önündeki podyumlu mezarı zaten parçalamışlar, podyumu zar zor seçiliyor, üstündeki lahitler ise kayıp. Öyle devasa bir çukur açmışlar ki bahsettiğim bu lahit de onun içine düştü düşecek durumda. Adeta tükürükle yapıştırılmış gibi duruyor. Her yağmurda altındaki toprak biraz daha kayıyor ve üstüne oturduğu zemin yok oluyor. Kuvvetli bir yağışta o defineci çukuruna yuvarlanıp gider, parçalanır. Şu an korumak, en azından önündeki çukuru kapatarak emniyete almak mümkün. Bu çok dillendirildi, korunması için başvurular da yapıldı fakat kimsenin harekete geçtiği, yerinden kıpırdadığı yok”.

Tahribat tam gaz devam ediyor

26 Mayıs’ta tekrar gittim Kelbessos’a ve gördüklerimi sosyal medyada aktardım bu kez: “Köstebek yuvasına dönmüş, birçok yeri dinamitle patlatılmış olan antik kentte hırsızlar, soyguncular, talancılar iş başında. Resmen inşaat şantiyesi kurup, jeneratörle, hiltiyle çalışıyor, yorgan, döşek, battaniye yayıyorlar Kelbessos’a. Geçen hafta Falluslu Yapı’nın zeminindeki kayayı delip devasa bir çukur açtıklarını görüp fotoğrafladım. Bugün de Kelbessos’taydım ve tepedeki kaya tapınağının altüst edildiğini gördüm. Kaçakçıların pet şişede suyu, kenara bırakılmış eldivenleri duruyordu çukurun başında. Sürmekte olan bir kaçak kazı yani… Ya bizi görünce kayboldular, ya da mola filan verdiler. Birazdan mesaiye başlayacaklarmış gibiydi çukurun başı… Burnumuzun ucundaki Kelbessos böyle vahşice yağmalanırken, soyulurken, hırsızlar antik kentte kamp kurarken kimsenin kılı bile kıpırdamıyor. Herhangi bir önlem yok. Antalya bu kadar mı aciz? Devlet bu kadar mı aciz? Önlem alması, mücadele etmesi gereken kurumlar bu kadar mı aciz? Yazıklar olsun”…

Konyaaltı’nın antik kent mesaisi

Bu kadar laftan sonra o kurumlar sonunda harekete geçti. Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Kelbessos’taki kaçak kazı çukurlarının kapatılması için Konyaaltı Belediyesi’nden ekip istedi. Belediye işçileri de bu çukurlardan bir kaçını kapattı. Daha doğrusu müze yetkilileri gösterdi, belediye toprakla doldurdu. Aslında süreç daha önce başlamış. Çünkü Koruma Bölge Kurulu’nun yazısı 12 Ocak 2023 tarihini taşıyor. Yani 6 önce… Kaçak kazı ihbar ve şikayetleri iyice artınca Koruma Bölge Kurulu uzman görevlendirmiş. Falluslu Yapı’daki yağmayı, tahribatı tespit eden uzman raporunu yazıp kurula sunmuş. Kurul da, “Kelbessos antik kenti 1. derece arkeolojik sit alanında, ormanlık alanda, anıtsal bir yapının içinde kaçak kazı çukurunun tespit edildiği, kaçak kazıyı yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, çukurun savcı incelemesinden sonra ilgili kurumlarca, ilgili müze müdürlüğü denetiminde kapatılmasına, tekrar kaçak kazı yapılmasının önlenmesine” karar verdi. Bu karar yazısı 6 ay sonra belediyeye ulaştı ve söz konusu çukurlar kapatıldı. Fakat bir dolu çukur ve yağmalanmış bölümler duruyor. Peki, karardaki ‘tekrar kaçak kazı yapılmasının önlenmesi’ hükmü nasıl hayata geçirilecek? Alınmış bir önlem var mı? Bu sorulara da muhtemelen 6 ay sonra yanıt alırız. Daha doğrusu kamuoyuna herhangi bir açıklama yapılmaz, sağdan, soldan bir yerlerden tesadüfen duyarız.