Şu benim kahrolası önyargım. Neye, kime karşı derseniz: Mustafa Kemal Atatürk’ü sevmeyenlere. Türbana, sakala. Yani kılık kıyafete bakarak ‘İşte bu Cumhuriyet düşmanı’ derdim. Eşim de beni hep haksız çıkarırdı.
‘Öyle düşünme içlerinde aydın düşünceli olanlar var ve artıyor’ diye uyarırdı.
Bir üniversite öğrencisi çıktı.
Mezuniyet töreninde öyle bir konuşma yaptı ki.
Benim bu konudaki tüm önyargılarımı alt üst etti.
Sultan Ağyar adında türbanlı bir kız.
Mezuniyet töreninde konuşuyor.
Önce Ankara Üniversitesi Fen Fakültesinden mezun olmuş.
Edebiyat ve yazarlığa olan sevgisi nedeniyle bir üniversitenin İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden de birincilikle mezun olmuş.
Sultan Ağyar, mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada Mustafa Kemal Atatürk ve katledilen gazetecilerimizden Ahmet Taner Kışlalı’nın konuşmasından alıntılar yaparak biz gazetecilere de mesleğin önemi konusunda iyi bir ders vermiş. O konuşmasından aşağıdaki alıntıyı yaptım;
"Bugün burada düşünce ve ifade özgürlüğünü rehber edinen bir mesleğe adım atarken, bu özgürlüklerin temellerini atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anıyoruz. 'Basın milletin müşterek sesidir' diyerek gazeteciliğin toplumsal sorumluluğunu bizlere miras bırakan Atatürk’ün izinden yürümek bizler için en büyük gurur kaynağı olacak.
Biz burada gerçekleri yazdığı için bedel ödeyen, hapse atılan, öldürülen gazetecileri de temsil ediyoruz ve buradan onların adlarına da konuşuyorum. 'Gerçekleri söylemekten korkmayınız. Gerçekler susturuldukça yalanlar hüküm sürer' diyen Ahmet Taner Kışlalı... 'Bir kişiye yapılan haksızlık bütün topluma karşı işlenen bir suçtur. İnsanlar sadece konuştuğu şeylerden değil, sustukları şeylerden de sorumludurlar' sözleri kulaklarımızda çınlayan Uğur Mumcu... Kalemleriniz belki yere düşürüldü ama bizler sizin bıraktığınız yerden yürümeye kararlıyız ve ben yıllardır içimde taşıdığım çocuk adına aziz hatıranız önünde sizlere bir söz veriyorum: Bir gün herkes sussa bile, biz gerçekleri söylemeye devam edeceğiz. Kalem artık bizde ve biz gazeteciler sadece haber değil, tarih yazıyoruz. Yazmaya devam edeceğiz çünkü bu ülkenin hala anlatılmamış hikayeleri, duyulmamış sesleri ve ortaya çıkarılmayı bekleyen gerçekleri var. Biz bu sıralarda sadece sınavlara hazırlanmadık, soru sormanın rahatsız edici bulunduğu bir dünyada ısrarla soru sormayı, eleştirmeyi öğrendik. Üniversitemiz çatısı altında akademik hayatımız boyunca yeni bilgiler öğrenmedik, bir duruş, bir ağırlık yüklendik omuzlarımıza. Korkularla büyütüldüğümüz bu coğrafyada bizler yalanların arkasında değil, gerçeklerin yanında durmaya ant içiyoruz. Bugünden sonra hiçbir kötülük rahat uyuyamayacak. Ülkemizin aydınlık geleceği için bizler artık sahadayız ve biz susmadıkça karanlık sonsuza dek sürmeyecek ve hep birlikte başaracağız. Kışlalı ve Mumcu'ya, Sizlere bir söz veriyorum. Bir gün herkes sussa bile biz gerçekleri söylemeye devam edeceğiz''
Helal olsun sana kızım.
Verdiğin bu ders yanlış yolda yürüyenleri de belki doğru yola çeker.
O tertemiz alnından öperim.