Haftanın ilk çalışma günü stresini biraz gevşetmeye ne dersiniz? Misal, bu gün enflasyonmuş, zammış, ara zam bekleyen asgari ücretliymiş falanı filanı öteleyelim, az biraz fiskos yapalım. Dedik ve akıl okumaya takıldık... Sahiden insanların ne düşündüğünü anlayabilir miyiz? Ben bu konuda epey yeteneksizim. Kimin ne düşündüğünü kolayca anlayamam, söylediği kadarını anlarım nokta. Peki, siz bu akıl okuma konusunda ne düşünüyor, ne diyorsunuz? Karşınızdaki kişinin düşüncelerini konsolide edebilir misiniz?
***
O zaman, size başucu kitabım olan 'Etkileme Sanatı'ndan ipuçları vereyim. Yazar Kevin Hogan, düşünceyi saptamak için kullandığı en iyi yöntemlerden birkaçını detaylı şekilde anlatıyor. İlgimi çekti ve sizinle paylaşayım dedim. Yazar, cümleye başlarken çok iddialı ne diyor; 'Ben insanların ne düşündüğünü bilmeyi seviyorum. Tahmin etmek istemiyorum, bilmek istiyorum’. O zaman bize de öğret hocam, aslında hepimiz bunu isteriz... Ama iyi, ama kötü fark etmez yeter ki bilelim.
***
Metot neymiş merakla okumaya devam ediyorum ama itiraf edeyim yazarın ne demek istediğini ve de yöntemi pek anlayamıyorum devam Hogan. Düşünceyi saptamak için kullandığı yöntemlerden birini ve ikna etmedeki anahtarlardan birini şöyle paylaşıyor; 'İnsanlar, size ne hissettiklerini ya da ne düşündüklerini söylemediklerinde, bu düşünceleri keşfetmek ve hesaplamak için farklı yöntemler kullanmalısınız.' Yani akıl oyunu veya akıl okumak gibi mi?
***
Bunun için vücut dilinden, psikolojiden, kültürel inançlardan toplumsal baskının kişiyi nasıl etkilediği gibi verilerden yararlanabilirmişiz ve dahi buna kişinin daha önceki davranış ve deneyimlerini de eklediğimizde, karşımızdaki kişinin düşüncelerini hem de net olarak bilebilirmişiz. Bence mealde, karşımızdaki kişiyi enine boyuna, çok yönlü tahlil edeceğiz. İyi de kim kimin için bu kadar kafa patlatır hocam? Toplum olarak kendimizi dahi tam olarak anlayabilmezken!
***
Sapla samanı birbirinden ayıran unsurlardan söz ediyor yazar Hogan ve bir kişiyi ya da grubu ne kadar iyi tanırsak, onları anlamak da o kadar kolaylaşırmış. Sonuç olarak düşünceyi saptamak için öncelikle kendimizi şartlamamız mı gerekiyor? Yani yazarın dediği gibi ben insanların ne düşündüğünü bilmeyi seviyorum. ‘Tahmin etmek istemiyorum, bilmek istiyorum' mottosu. Öncelik, ne istediğine inanmak ve beyne kodlamak gibi. Sonrasında da karşındaki kişiye odaklanmak. Kişiyi tanımak neden bu kadar zor ki? Size iyi haftalar diliyor, şimdilik hoşça kalın diyorum.