Gökyüzü, tane tane düşen yağmur damlalarıyla dans ederken, içimde bir yolculuk kararı verilmiş gibiydi.

Yağmur damlalarının huzur dolu sesi, etrafımdaki sessizliği dolduruyordu. Her damla sanki bir soru işaretiydi, cevaplarımı keşfetmem için bir neden.

İçimde var olan duygular, bir o kadar karışık bir o kadar da neşeliydi hala aslında. İçimdeki tüm çatışmalar, yağmur damlalarının yumuşak dokunuşuyla yatışıyor gibiydi. Yağmur damlaları bile bir rehber olabiliyormuş insana. Şimdiki anın büyüsünü gösteren bir rehber.

Sessizce kendi dünyama çekildim; sokaklar, binalar ve insanlar arasındayken hem de.

Rüzgâr, saçlarıma dokunurken, içimdeki fırtınada tüm hızıyla esiyordu. Her adımımda bir öğrenme ve büyüme vardı.

Yaşamın karmaşası içinde, kendi içime doğru bir yolculuk başladı artık bir kez. Her damla yağmur, anlayışın ve inanılmaz bir dengenin kapısını aralıyordu benim için.

Akışa direnmeme, içimdeki duyguların gerçekliğine el uzatma çabasıydı sanki biraz.

Geriye dönüp baktığımda, geçmişimdeki anıları teker teker topladım. Bir roman misali, sayfaları çevirirken içimdeki derinlikleri keşfetmeye adım atmıştım. Kendi hikayemi anlama çabası, bu yağmurlu günün içinde gizli olabilir.

Sokak lambaları, yağmur damlalarının parıltısıyla neşe buluyorken, ben kendimle yüzleşmek istedim.

Bir yanımda geçmişin gölgeleri, diğer yanımda geleceğe dair parlak bir ışık vardı galiba.

Bir sessizlik, kendi ruhumun dilini konuşmaya ve anlamaya başlamıştı.

Kendi düşüncelerimle baş başa kaldığımda, aslında onlara ne kadar söz hakkı vermediğimi gördüm.

Her düşünce, sanki bir kitaba dönüşmüş ve okunmayı bekliyormuş uzunca bir süredir. Akışa direnmeme, kendi içimdeki bu seslere artık kulak verme isteğim çıktı yüzeye.

Kendi dünyamda gezinirken, ansızın bir duvarla karşılaştım.

Duvarın üzerinde, ‘Akışına direnme, kendinle kal’ yazıyordu. Bu duvar bir engel değil gerçeğin tam da kendisine çarpmaktı. Belki de koskoca bir ömür, bu yazıdaki öğütte gizliydi. Çünkü gerçek huzurun şifresi kendi özüne odaklanmaktı. Kendinle bir bütün haline gelmek iyi gelirdi ancak ruha.

O an, kendi içimdeki bu duvarı aşma ve gerçek benliğimi görme isteğim bir hayli büyüdü.

Kendi içimdeki derinlikleri keşfetmekse bir yolculuğun yalnızca küçük bir adımıydı. Her şeyin başlangıcı…

Yağmurun melodisi de bu yolun sadece bir parçasıydı. Belki de hayat; akışına direnmeden, kendi içimizde kaybolmadan kendimizle kalma cesaretine kucak açmaktı. Ve bu yağmurlu gün, bu cesaretin yeşerdiği bir anı bırakacaktı geriye.