Ne basit bir kelime gibi geliyor kulağa. Kısa, sade, tek heceli. Ama içinde öyle büyük anlamlar taşıyor ki... Can kime denir? Can deyince aklımıza ilk kim gelir? İnsan mı?
Peki, bir orman yandığında; toprağın altındaki karınca, ağaca yuva yapmış kuş, çalının dibine sığınmış kaplumbağa… Onlar ‘can’ değil mi? Biz yeryüzünde yaşayan herkese ‘canlı’ diyoruz. Ama ölüm söz konusu olduğunda işler değişiyor.
O zaman sormak gerekiyor: Can kaybı yalnızca insan öldüğünde mi olur?
Bu yaz da daha başlamadan endişe sardı içimizi. Çünkü artık yaz demek, yangın demek. Alev, duman, çaresizlik demek, her sene aynı görüntüler... Aynı yanış, aynı susuş…
İzmir yine yanıyor. Alevler günlerdir durdurulamıyor. Ve biz, ormanlar küle dönene kadar izlemekten başka bir şey yapamıyoruz.
Ama yanan sadece ağaçlar değil. O ormanda yaşayan binlerce can, ağaçlarla birlikte yanıyor.
Belki de daha acı olanı; bu kaybın kimsenin hesabında yer almaması. İnsanlar ölünce “can kaybı” deniyor. Diğer canlılar mı? Onlar sadece “ekosistem kaybı” olarak geçiyor raporlarda.
Sanki hiç canları yokmuş gibi.
Bazen düşünüyorum, Prometheus’a ateşi insanlara verdiği için ceza kesen Zeus belki de haklıydı. Böylesine güçlü bir aracı insanların eline vermek, bir kıyametin kapısını aralamak değil de nedir?
Ama insanlık için ateş aynı zamanda gelişimdi, medeniyetin başlangıcıydı. Yaşamla kurduğumuz en kadim bağlardan biriydi. Hatta genlerimize işlemiş bir güven duygusu...
Yıllar önce izlediğim bir film geliyor aklıma: Dünyalı (Man from Earth).
14 bin yıldır yaşayan bir adam, mağarasında yaktığı ilk ateşten sonra hayatı boyunca ateşi hep merkezde tutmuş. Yaşadığı her evin şömineli olmasına dikkat ediyor, çünkü ateş ona güven veriyor. Evet, ateş ilkeldi ama huzurluydu. Ta ki kontrolünü kaybedene kadar...
Bugün o ateş, artık sadece korumuyor; yakıyor. Ve biz bu yangınların ortasında hâlâ yalnızca kendimize bakıyoruz. Yanımızdan geçen bir kelebek, bir sincap, bir çam ağacı, bir serçe...
Hepsi bizimle aynı gökyüzü altında yaşıyor. Nasıl ki şehirlerde binlerce insan varsa, ormanlarda da binlerce canlı var.
Ve her yangında binlerce can kaybı yaşanıyor. Ama bu gerçek, yeterince ciddiye alınmıyor.
Oysa o ormanlarda yaşayan canlıların da en temel hakkı: Yaşamak.
Onların yaşam hakkı ellerinden alınıyor. Hem de hiçbir hesap sorulmadan, hiçbir vicdan sızlamadan. Ve biz, bu kaybı görmezden geldikçe aslında kendi canımızdan eksiliyoruz.