Bunun için öncelikle bir müteahhit ya da inşaat, imar, ruhsat gibi konulardan anlayan bir meslek erbabı gerekiyor. Belediyelerden de sütü bozuk birkaç çalışan, memur filan lazım. Olay şöyle başlıyor... İşi gücü kenti dikizlemek, işletmeleri kolaçan etmek, binalara ‘profesyonel’ bir gözle bakmak olan müteahhit, tespit ettiği işgalleri CİMER’e şikayet ediyor. Diyelim ki bir restoran var, sağına soluna çıkmalar yapmış, şartnameye, ruhsata, kurallara uymayan fazlalıklar ya da eksikler bulunuyor. Hemen CİMER’e şikayet. CİMER’den de şak diye belediyeye yazı: “Fazlalıkları yıkın, işgalleri bitirin, ceza kesin. Eğer düzelme yoksa işletmeyi kapatın”…
CEZAYI HALLEDEN EKİP
Kaçağı köçeği olan işletmeye diyelim ki 1 milyon ceza yazılacak. Organizasyonun ikinci ayağı devreye giriyor. Belediye çalışanı hemen arıyor ceza kesilecek olan adresi. “Sana 1 milyon ceza kesildi, ama biz onu 500 bine hallederiz” diyor. Ne yapacak işletme sahibi? Denize düşen yılana sarılır. Gerekli ödemeler yapılıyor. Kağıt kürek üzerinden iş hallediliyor. Yetkili kurumlara konunun kapandığına ilişkin yazılar yazılıyor. CİMER şikayetleri de şıp diye kesiliyor. Alınan 500 bin de ekip arasında paylaşılıyor.
BAŞKANLARDAN HABERSİZ
Anlattığım bu sistemin belediye başkanlarıyla ve herhangi bir belediyenin kurumsal yapısıyla ilgisi yok. Başkanın, üst yöneticilerin bilgisi dışında yürüyen bir sistemden bahsediyoruz. Olayı duyan başkanlar da gereğini yapıyor zaten. Şikayetler var, açılan soruşturmalar var. Hatta istifa edenler bile oldu. Daha doğrusu istifa ettirilenler. Vatandaşla devlet arasında hızlı işleyen bir köprü olsun diye açılan CİMER’i bu şekilde kullanmak şeytanın bile aklına gelmez. Fakat şeytana pabucunu ters giydiren şahıslar dolaşıyor etrafımızda.
|
Garip Erdoğan aday değil |
