Boşanma davalarına da 'arabuluculuk' formülü mü geliyor? Adalet Bakanı açıkladı, kadın örgütleri kıyameti kopardı. Sayın Bakanımız 'boşanma davaları öncesinde arabuluculuğun gündeme gelebileceğini' ifade etmiş. Etmiş etmesine de hemen ardından hukukçular ve kadın dernekleri, yöntemin 'şiddet ve güç dengesizliği' olan ilişkilerde risk taşıdığının altını bir kalınca çizerek tepkilerini dile getirmiş. Aklımıza şey geldi, hani ev sahipleri ile kiracılar arasında yaşanan kriz, adliye koridorlarına taşmıştı da 'arabuluculuk' sistemi getirilmişti ya, ne oldu? Arabulucular sahiden arayı bulup sorun çözüldü mü? Benim haberim yok da size sorayım dedim.
***
Başa saralım ve karar nasıl alınmış ona bakalım. Efendim Adalet Bakanlığı, aile mahkemesi hakimlerini bir araya getirmiş, sorun tartışılmış ve boşanma davalarındaki sorunların ortadan kaldırılması için, arabuluculuk sistemi uygun görülmüş. Mealde anladığımız bu. Kararda ise Adalet Bakanı'nın sözleri, “Avrupa ülkelerinin çoğunda bu sistem var. Bizde de olabilir, aile arabuluculuğunu da ülkemize kazandırmak istiyoruz”. Klasik cümleyle 'beyan esastır’. Öyle ya sonuçta vatandaşların boşanma davalarındaki sorunlar, ortadan kaldırılmak isteniyor!
***
Gerekçeler arasında işin manevi tarafına da değinen Adalet Bakanı, “Boşanma davası öncesinde tarafların avukata yazdırdığı o dilekçelerde, ağır ithamlar söz konusu olabiliyor, taraflar birbirlerine düşman oluyor. Duruşma salonunda ise ailenin tüm mahremiyeti ortaya dökülmüş oluyor. Çocuklar örseleniyor” diye konuşuyor. Ve de bu nedenle akademisyenlerin görüşlerinin önemine dikkat çekiyor. Dolayısıyla Aile Yılı'nda, aile hukukuyla ilgili yargı paketi öncelikle görüşlere açılacak, sonrasında da Meclis'e sunulacakmış. Öyle görünüyor ki Adalet Bakanlığı, boşanma davalarında aile arabuluculuğu formülünü kararlı bir şekilde hızlandıracak.
***
Da Bakan, boşanma davalarına 'arabuluculuk' formülünü açıklar açıklamaz, kadın derneklerinden ve hukukçulardan, uygulamaya sert tepkiler gelmeye başlamış. Peki neden? Hukukçuların açıklamalarına göre özetlersek özellikle kadına şiddeti görünmez kılarak mağduru anlaşmaya zorlama kapısını aralayabilirmiş. Ancak şiddetin kesin olarak bulunmadığı, tarafların iradelerini eşit koşullarda özgürce ortaya koyabildiği durumlarda, gönüllük esasına dayalı olarak uygulanabilirmiş. Bu arada kadın derneklerinin ortak konusu ise İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması. Ne diyelim 'geliyor gelmekte olan mı' yoksa 'her son yeni bir başlangıçtır mı’. Cevabı sizde olsun. Kalın sağlıcakla.