Her 18 Mayıs’ta Türkiye’nin aydınlık yüzlerinden biri olan Türkan Saylan’ı sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz. Onun ölüm yıldönümünde, ardında bıraktığı izler ve yaşattığı değerler üzerinde bir kez daha düşünmek istiyorum.
Türkan Saylan, Atatürk ilke ve inkılaplarına yürekten bağlı biriydi. Atatürk’ün izinde yürüyerek kız çocuklarının ve kadınların eğitim alıp özgürleşmesi için büyük çabalar sarf etti. Onun mücadelesi, Cumhuriyet’in aydınlık yüzünü temsil ediyordu.
13 Aralık 1935’te İstanbul’da doğan Türkan Saylan, Cumhuriyet döneminin ilk müteahhitlerinden Fasih Galip Bey ile İsviçreli Lilimina Reimann’ın beş çocuğunun en büyüğüydü. Kandilli İlkokulu ve Kandilli Kız Lisesi’nde eğitim aldıktan sonra, 1963’te İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığını 1968’de SSK Nişantaşı Hastanesi’nde tamamladı.
1968 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı’nda başasistan olarak görev yapmaya başladı. İngiltere ve Fransa’da aldığı ileri eğitimlerin ardından 1972’de doçent, 1977’de profesör oldu. 1982-1987 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı ve 1981-2001 yılları arasında Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü yaptı. 1976’da lepra çalışmalarına başlayarak Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı’nı kurdu. 1986’da kendisine Hindistan’da ‘Uluslararası Gandhi Ödülü’ verildi.
Türkan Saylan, 1989 yılında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) kurucularından biri olarak Atatürk ilke ve devrimlerini koruma, geliştirme ve çağdaş eğitim yoluyla çağdaş toplum yaratma amacını benimsedi. Uzun yıllar ÇYDD’nin Genel Başkanlığını yürüttü. Ayrıca, 2007 yılında düzenlenen Cumhuriyet Mitinglerinin organizasyonunda aktif rol aldı.
Saylan’ın hayatı, cesaret ve aydınlıkla doluydu. Zorluklara rağmen pes etmeyen, kararlı duruşuyla her zaman örnek bir lider oldu. Mücadeleci ruhu, toplumun her kesiminde büyük bir saygı uyandırdı.
Saylan’ın en büyük eserlerinden biri, binlerce kız çocuğunu ve kadını kendi ayakları üzerinde durabilecek bireyler olarak yetiştirmesiydi. Kardelenler projesiyle pek çok genç kızın eğitim almasını sağladı ve onları geleceğe hazırladı. Bu genç kızlar, bugün toplumda önemli roller üstleniyor ve Saylan’ın mirasını yaşatıyorlar.
Türkan Saylan’ın şu sözleri, onun dünya görüşünü ve insan sevgisini yansıtıyor: “İçimizdeki bu olumsuz duyguları yenebilir, çocuklarımızı birazcık savaş karşıtı ve eşitliğe inanmış olarak yetiştirebilir miyiz acaba? Yoksa bu acımasız rekabet dünyasında ayakta kalabilmeleri için acımasız olmalarını mı öğütleyeceğiz hâlâ? Oysa dünyada herkese yer var, paylaşmasını bilirsek ve yetinebilirsek barış içinde yaşayabiliriz!” Bu sözler, Saylan’ın barış ve eşitlik için nasıl bir gelecek hayal ettiğini açıkça ortaya koyuyor.
1957’de evlenip iki oğlu olan Saylan, son 17 yılını meme kanseriyle mücadele ederek geçirdi. 18 Mayıs 2009 tarihinde vefat ettiğinde ÇYDD Genel Başkanlığı, TÜRKÇAĞ ve
KANKEV Vakıfları Başkanlığı ile Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı Başkanlığı görevlerini sürdürmekteydi. Saylan, bugüne kadar pek çok ödül ve onur unvanı almış, ardında sayısız bilimsel yayın ve kitap bırakmıştır. Onun adı, eğitimden sağlığa pek çok alanda yaşatılmaya
devam ediyor.
Türkan Saylan’ın hayatı ve mücadelesi, bize umut ve ilham veriyor. Onun gösterdiği yolda ilerlemek, kız çocuklarının ve kadınların eğitim alarak özgürleşmesini sağlamak, Cumhuriyet’in aydınlık yüzünü daima canlı tutmak için hepimize düşen bir görevdir. Saylan’ı bir kez daha sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.
İlham veren bir hayat...
Funda Alpaslan Talay / Uzman Sosyolog
Yorumlar