Antalya’da turizme sadece deniz, kum, güneş bereketinden bakamayız. Enstrümanları çoğaltmak zorundayız. Gastronomi, doğa, kültür/sanat, tarih, mitoloji gibi şehrin otantik ve folklorik dinamiklerini de tur paketlerine eklemeliyiz.
Son yıllarda bu konulara akil insanların, güvenilir organizatörlerin el attığını görmek sevindirici.
Benim yakından izlediğim Kilit Gurubu’nun sembol öteli Nirvana Cosmopolitan’da çok güzel etkinlikler gerçekleştiriliyor.
Örneğin Akra Barut otelde geleneksel hale gelen Caz günleri, otelde kalanları ve şehrin caz severlerinin büyük ilgisini çekiyor. Her gece oteli dolduran kalabalıklar dünyanın en ünlü cazcılarını dinleme fırsatını buluyor.
Bunlar sadece otellerin değil kent kültürünün de tanıtımına destek veriyor.
Bu örnekleri artırmak mümkün.
Unutmadan belirteyim, yerel yönetimler de çeşitli müzik etkinlikleri ile yerli ve yabancı her kesiminden yığınları meydanlara taşıyor. Belediyelerin festivalleri de oldukça ilgi görüyor.
***
Müzikle başladım devam edeyim.
Benimki bir öneri.
Lüks otellerde turistlere, onların bildiği, ezbere söylediği yabancı klasik, pop müziklerini dinletebilirsiniz fakat onlar bu topraklarda bizim geleneksel müziklerimizi dinlemeyi daha çok yeğliyorlar. Bu gözlemimi organizatörler de doğruluyor. Yani turistler Türk kültür ve sanatını öğrenmek, dinlemek istiyorlar. Otellerde düzenlenen Türk gecelerinden söz etmiyorum.
Güzel olan her müziği seven biri olarak diyebilirim ki Türk toplumuna günün yerli ve yabancı popüler müziğini dinletebilirsiniz. Yabancılar için bu tarz müzik geçerli değil.
Son 500 yıllık müzik tarihinin batıdaki büyük yükselişinde müziğin 3 büyük devi olarak Bach, Mozart ve Beethoven gösterilir ki bunda haklılık payı vardır.
35 yıllık ömrüne 41 senfoni ve 60 küsür konçerto, 20 adet opera, yüzlerce sonat ve oda müziği eseri, korolu eserler yazan Wolfgang Amadeus Mozart’ın toplam 620 eser verdiğini biliyoruz.
Türk Marşı, Saraydan Kız Kaçırma Operası ile 5. Keman konçertosu gibi eserlerinde dönemin “ALLA TURCA” stilini geliştirerek Türk halkına yüzyıllar önce dostluk eli uzatan Mozart’ın Türk Marşı’nı 242 yıl önce dönemin Avrupa’sının hayran olduğu Osmanlı’nın kıyafetlerinden, kültüründen, yemeklerinden ve özellikle de sanat tarzından etkilenerek yazdığını biliyor muydunuz?
Önerim şu;
Otellerde turistlere yönelik Osmanlı/Türk klasik müzik sanatından esinlenen etkinlikler düzenlense ne güzel olur.
Wolfgang Amadeus Mozart söylemiş;
‘Kimsenin ne övgüsüne ne suçlamasına dikkat çeviririm. Ben sadece kendi duygularımı takip ederim’