Delilik aslında ne büyük bir özgürlüktür, o nasıl bir kafadır öyle? Gerçekliğe verilebilecek en büyük tepki. Hayal et ve hayalini yaşa. İstediğimiz hayata, istediğimiz karaktere bürünme özgürlüğü…
Hadi o zaman biraz delirelim.
1800’lü yıllar... Aslında yıllara da çok takılmamak lazım bazı şeyler hiç değişmiyor. Daha doğmadan kaderin belli, sınırların çok sert çizgilerle belirlenmiş, yaşayacağın hayat belli. Toplumda varsın ama o büyük resimde görünmüyorsun. Kendin için değil başkaları için varsın. Sistemin kölesi olmuşsun bir kere.

Çevren senin gibilerle dolu ama bir yandan da çok büyük imtiyazlarla doğanlar da var. Onların da kaderleri belli; senin asla sahip olamayacağın her şeye sahip olmak. Şaşırdık mı? Ayrıcalıklar bize yabancı mı? Bunlar bildik hikayeler...
Bir de toplum bu eşitsizlik üzerine kuruluyorsa sessiz sedasız rolünüze bürünüyorsunuz. Bir üst seviyeye sıçramak için boyunuz yetmez. Ne yaparsın? Sorgularsın, sorgularsın, didinirsin, uğraşırsın olmaz, çaresiz kalınca da gerçeklik ağır gelir, kaldıramaz delirirsin.
Bir Delinin Hatıra Gefteri, Nikolay Gogol’un 1842’de yazdığı bir eser. Deli bir adamın, deli kitabı. Bu eser sonrasında tek perdelik, tek kişilik bir tiyatro oyunu haline geldi. Oyunun konusu; sıradan bir devlet memuru olan Poprişçin'in adım adım delirmesini anlatıyor. Adam haklı, delirmesin de ne yapsın?

Tabii kendi delirirken de bütün dünyaya Rusya’nın toplum yapısını özetler. Dönemin Rusya’sının çürümüşlüğünü gerçekçi bir dille anlatır. Toplumdaki sınıflandırmadan, devlet kurumlarındaki çöküntüyü, memurlardaki yozlaşmayı, ayrımcılığı, sınıflar arasındaki çatışmayı dile getirir.
Poprişçin, yaşadığı toplumdan tiksinip basit ve tekdüze bir hayat yaşarken bir de burjuva bir kıza aşık olur. Bu aşk onun bozuk olan psikolojisini daha da bozar ve aralarındaki sınıf farkını kapatmak ve kızla evlenebilmek için kendisini İspanya Kralı ilan eder.
Böyle bir oyunu Erdal Beşikçioğlu’ndan izlemek gerçekten çok güzeldi. Erdal Beşikçioğlu’nun bu oyundaki performansını anlatmak mümkün değil, usta oyuncuyu sahnede görmeniz lazım. Yüzlerce seyirciyi kendisine kilitledi. Oyun ne zaman başladı, ne zaman bitti, anlamadım. Bir saat su gibi aktı geçti. Oyunu en kısa zamanda izlemenizi tavsiye ederim.