Uşak’taki Blaundos antik kentinde, 2100 yıllık 8 su kemeri restore ediliyor. Antalya’da da örnekleri var bunun. İlk bakışta, “ne güzel” diye düşünüyor insan. Oysa öyle değil. Restore edilen su kemerlerinin fotoğrafı da var haberde. Kemerler bayağı ayakta… ‘Harabe estetiği’ diye bir şey var. Restorasyona girişilmemiş, dokunulmamış, ‘ihya’ edilmemiş haliyle gayet estetik görünüyorlar. Orasına, burasına yeni malzeme takılarak gayet suni, soğuk, bembeyaz bir hale gelecekler restorasyon sonrası. Bunların sayısı da sürekli artıyor.

AKADEMİ YANLIŞA ORTAK OLUYOR
Blaundos’ta kendi halinde, gayet yakışıklı bir şekilde duran 8 kemeri korumak, konservasyon işlemi yapmak yerine, bir müteahhide verip restore etmeyi tercih eden siyaset, her köşeye sirayet etmeye başladı. Ne bilime, ne tarihe, ne topluma, ne insanlığa faydası var bu restorasyonların. Sadece ve sadece birilerinin kesesine hizmet ediyor. Yandaş müteahhit tayfasına kaynak aktarılıyor. Ne yazık ki akademi dünyası, kerli ferli hocalar, uzmanlar, arkeologlar, kültürel miras kadroları da suç ortağı oluyor. Asıl üzücü kısmı da bu zaten.

TARİHİ YAPILARA PLASTİK PENCERE
Kemer’deki Selçuklu Av Köşkü’nü zar zor kurtarmıştık bu yağmadan. Uzun yıllar önceydi o. Böylesi tahribatlara dur diyen, tarihi yapılara hiltiyle girişen müteahhitlere geçit vermeyen, iyi-kötü bir ekip vardı o yıllarda. Şimdi onlar da kalmadı demek ki… Kalanlar da pes etti, iktidarın, sermayenin, yukarının her dediğine kafa sallıyor durumdalar. Divriği-Arapgir sınırında bulunan Suceyn Köprüsü’nü maymuna çevirdi bu kafa. Mersin’de Hebilli Kalesi’ni beyaz taşlarla gıcır gıcır yaptılar. Önünde dur, saçını tara. İshak Paşa Sarayı’nın yeni yapılan cillop gibi çatısını, Sünger Bob’a benzetilen Şile Kalesi’ni unutmadık. Plastik pencereler, pencere önlerindeki klimalar, otomatik kapılar filan zaten klasik oldu.

RESTORASYON ADIYLA HOKUS POKUS
Tonlarca para akıtılıyor buralara. Bütçeden ayrılan pay geri dönmesin, hemen o sene eritilsin diye uyduruk projeler yazılıyor. Bu projelere para gömülüyor. Kimin parası? Benim param… Kimin parası? Senin paran… Kimin parası? Bizim paramız… Kimin parası? Halkın parası… Bizim kursağımızdan kopartıp aldıkları, cebimizden çekip götürdükleri parayı böyle saçma sapan, zırva işlerle yutuyorlar. Hokus pokus işleri bunlar. Blaundos’taki su kemerleri restorasyonunun bilime en ufak bir katkısı yoktur. Halka da bir katkısı olmadığı ortada… Turizme de yok. Bu 8 kemer restore edildi diye daha fazla turist gelecek değil zaten. Kime faydası var? Müteahhide…

MÜTEAHHİDİN KEYFİNE GÖRE BİLİM
Kazı ve restorasyonları paket haline getirip ihale ediyorlar. Bilim müteahhitlerin elinde. İhaleyle bilim yani… Hak ediş zamanı yaklaşınca, “hızlı kazın” diyor müteahhit efendi. Yavaş kazmaya devam edenin elinden kazı alınıyor, müteahhidin gönlüne uygun bir başka bilimci atanıyor. Heveslisi de çok. Bu çarka itiraz eden bir avuç insan var ne yazık ki. Artık yeter! Tarihi eserlere, antik kentlere, harabelere dokunmayın. Binlerce yıldır onları saklayan toprak, saklamaya devam eder. Bizim paramızla Sünger Bob değil, bilim üretin. Gerçekten kazmanız gereken yerleri, kazmanız gereken hızla özenle titizlikle en ince ayrıntısını kaydederek kazın. Müteahhidin kuklası olmayın!