Cumartesi günü Antalya Stadyumu'nda son yılların en enteresan futbol karşılaşmalarından birisini izledik. Beşiktaş'ın yedek ağırlıklı bir kadro ile sahaya çıkması, Antalyaspor'un ilk yarıdaki rakibi sürklase eden oyunu, atılan ve kaçan goller, ikinci yarıda Sergen Yalçın'ın oyuna hamleleri, Ersun Yanal'ın bu hamlelere karşı yanıt verememesi, bireysel hatalardan gelen gollerle belki de son yılların en ilginç maçını izledik.
Ve karşılaşma sonunda Ersun Yanal'a yönelik yapılan istifa tezahüratlarını da unutmamak gerekiyor.
Öncelikle Beşiktaş'ın ilk yarıdaki kadrosu ve oyunu tam bizim istediğimiz cinstendi. Necip sağ bekte mücadeleye başladı, sakatlandı ve çıktı. Bu bölgeye sarı kartı olan Mehmet Topal geçerken stopere ise Beşiktaş orta sahasının en önemli ismi Josef De Souza geçti.
Yani maçın ilk yarısında Beşiktaş savunmasının sağ tarafı Antalyaspor için maden haline gelebilirdi. Özellikle Paul ve Güray ile o bölgeyi biraz zorlayabilsek, Mehmet Topal'ın oyundan atılması ve Beşiktaş'ın sahada 10 kişi kalması bile sağlanabilirdi. Ancak biz o bölgeden atak yapmayı tercih etmedik ve Mehmet Topal'ın da sakatlanması ile birlikte Nsakala sağ beke devşirildi. İlk yarıda Antalyaspor Haji ve Veysel ile skoru bulunca ciddi anlamda rahatladık. Ancak bu tarz maçlarda 2-0 her zaman rakibi oyunda tutan bir sonuçtur. 2-0 ile 3-0 arasında da çok büyük fark vardır. 2-0 rakibi oyunda tutar, 3-0 ise umutları azaltır ve fişi çeker. İşte böyle bir fırsat elimize gelmesine karşın, zor olan pozisyonda golü atan Haji, kaleci ile karşı karşıya kaldığı kolay pozisyonu değerlendiremedi. Maçın da kırılma anı bu oldu.
İkinci yarıya Beşiktaş beklediğimiz gibi başladı. Erken gol bulmak için ilk dakikadan itibaren baskı kurmaya çalışan Beşiktaş, Bünyamin'in yerini kaybetmesi nedeniyle farkı bire indirdi ve korktuğumuz başımıza gelmiş oldu.
Bu dakikadan sonra Poul ile sol kanattan 3 kez rakibi teke tek yakaladık. Poul 21 yaşında, karşısındaki Atıba ise 39…
Atıba 4 gün önce çok üst düzey ve tempolu bir şampiyonlar ligi maçı oynamış. Böyle bir oyuncu ile 3 kez teke tek yakalayıp onu geçemeyen ve topu ezen bir futbolcunun sahada kalma şansı yoktur. Ancak tribünler dahi buna katlanamamışken, Ersun Yanal ısrarla Poul'ü oyunda tuttu. Beşiktaş ise göz göre göre elini kolunu sallayarak bulduğu 3 golle sahadan 3-2 galibiyetle ayrılarak üç puanı hanesine yazdırdı.
Ligin geride kalan haftalarında Ersun Yanal'ın formsuzluğundan ve konsantrasyon bozukluğundan bahsetmiştik.
Oyuncu değişikliklerinde ki hatalar ve oyunu iyi okuyamaması nedeniyle Göztepe ve Fenerbahçe maçlarındaki puan kayıpları yaşanmıştı.
İşte bu konsantrasyon bozukluğu ve Ersun hocadaki agresif tavır ne yazık ki Beşiktaş maçını da elimizle rakibe 3 puanı ikram etmemize neden oldu.
Bir kan değişikliği gerekir mi bilemem ancak şunu çok iyi biliyorum ki, Ersun Yanal artık kendisini toplamalı.
Suçu; tribünde, hakemde yada başka yerlerde aramak yerine kendinde ve teknik heyetinde aramalı.
Saha içine odaklanmalı, oyuncu değişikliklerinde duygusal davranmamalı, kimsenin gönlünü almak için değil, hak edene formayı vermeli.
Yoksa bu yol, yol değil…