Antalyaspor’un 18 Temmuz tarihinde genel kurulunu gerçekleştirdiği gün bana ‘Bu şehirde kimin yerinde olmak istemezsin?’ diye sorsanız kesinlikle ‘Rıza Perçin’ yanıtını verirdim.
Çünkü öyle kaotik biz zamanda Antalyaspor Başkanlığı koltuğuna oturdu ki, herkesin kolay kolay üzerine alabileceği bir sorumluluk değildi.
Dahası bu koltuğa oturduğunda kendisine destek veren kişi sayısı da oldukça azdı.
Destek vermek de bir kanara ‘sen kim oluyorsun da bu koltuğa oturuyorsun’ diyenler bile çıktı.
Sanırım bu ön yargıda sadece bizim ülkemize özgü bir şey olsa gerek.
Transfer engeli, dosyalar, para problemi, ödenmeyen futbolcu alacakları, biriken personel maaşları, icrada bekleyen evraklar derken ateşten gömleği üzerine giyen Rıza Perçin konuşulanlara aldırış etmeden yapması gerekenlere odaklandı.
Dosyalar çözüldü, yenisi geldi, tahta açıldı, yeniden kapandı.
Engel kalktı diye sevinirken bu kez de lisans problemi yaşandı. O da çözüldü, isim sponsoru bulundu, takviyeler yapıldı, lige girildi.
15 günde bunca sorun ortadan kaldırıldı, takım ilk maçına çıktı.
Transfer engeline neden olan 18 dosyanın nasıl oluştuğu takım otobüsünün şoförü kadar konuşulmadı bu memlekette.
İşte böyle bir ortamda takım lige giriş yaptı.
Ve bugünkü tabloya baktığımızda Antalyaspor için ilk iki haftada en mükemmel ne olabilirdi?
Kesinlikle 6 puan…
***
Önce Kasımpaşa sonra Gençlerbirliği maçları bize şunu net olarak gösterdi ki; Antalyaspor doğru yolda.
Takviyeler yerinde, hoca Antalyaspor’a konsantre olmuş durumda, futbolcular işlerine odaklanmışlar.
Zaten Gençlerbirliği maçı sonrası soyunma odasında çekilen fotoğraf da takım içerisindeki birlik ve beraberliği net olarak ortaya koyuyor.
Diğer taraftan ligin daha çok başındayız.
Köprünün altından çok sular akacaktır.
Artık Antalyaspor’da önemli olan nokta kenetlenmektir.
Bu şehir bu takıma destek olmalı.
Birbirimizi aşağıya çekmeye çalışmadığımız zaman bu takım yükselişe geçecek.
Diğer türlüsü yine hüsran olur.
Ve Hasan Subaşı Tesisleri’nin duvarına asacak bir başkan fotoğrafı daha aramaya başlarız.
Bunun da kimseye bir faydası olmaz.
İşte başarı için herkese, hepimize ihtiyaç var.
Yanlışları eleştireceğiz ki doğruyu hep birlikte bulalım.
Ama kırmadan, dökmeden, heves bozmadan…