Osmanlı’da padişahın gölgesinde bir tip vardı; Dalkavuk!

Padişahı eğlendiren, kimi zaman da ölçüsüz övgüleriyle güldüren kişi.

Avrupa’da Soytarı, Arap aleminde Müzevir, Osmanlı’da Dalkavuk.

Fakat bizim dalkavuklarımız, sadece taklitle değil, ince zekâ ve nükteyle öne çıkardı.

Tarihten alıntılarla devam edeyim;

Dalkavuk Ahmed Ağa’nın IV. Murad’a verdiği şu cevap meşhurdur:

‘Sen mi büyüksün, ben mi?’ diye soran padişaha, ‘Siz büyüksünüz Sultanım, çünkü ben sizin yanınızda büyüdüm’ demesi bir ince zekâ işidir.

II. Mahmud döneminde Dalkavuk Mustafa da benzer bir hazırcevaplık gösterir:
‘Sözüm mü kuvvetli, senin mi?’ diye sorulduğunda,

‘Sizin sözünüz her yerde geçer Sultanım; ama benim sözüm sadece sizin yanınızda’ diye cevap verir.

Zamanla dalkavukluk, sadece bir saray eğlencesi olmaktan çıkmış; toplumda menfaat için doğruyu söylemeyenlere yakıştırılan bir söze dönüşmüştür. Bugün hâlâ ‘Dalkavuk” denince güce yaranan, yanlışları gizleyen kişiler gelir.

Padişah dalkavuğa bir kese altın verir:
‘Bil bakalım neden verdim?’ der.
Dalkavuk cevaplar:
‘Ben de bilmiyorum Sultanım. Belki hak etmedim ama siz lütfettiniz, belki de hak ettim, farkında değilim.’ Bu cevap üzerine padişah bir kese altın daha verir.

Bir gün veziri padişaha sorar: ‘Niye hep bu dalkavuk yanınızda?’
Padişah gülümseyerek:
‘O benim kusurlarımı örter, ben de onun açlığını’

Dalkavukların hikâyeleri bugün bize tebessüm ettirse de bu geleneğin ardında bir ders vardır. Gerçekleri söylemek yerine yaranmayı tercih edenler, dün olduğu gibi bugün de karşımıza çıkıyor. Tek fark, eskiden saraylarda kahkahalara vesile olan dalkavuklar, bugün toplumda gülümsetmekten çok hüzün uyandırıyor.

Osmanlıda dalkavuklar padişahı güldürdükleri için kese kese altın alırlarmış. Bazıları da ya padişah ya da kendisi gözden düştüğünde kelleyi kaptırırmış. Bunun örnekleri çokmuş.

Günümüz dalkavuklarını Allah böyle bir sondan korusun!

Belki de şu soruya cevap aramak gerekir;
Tarihte kim daha kalıcıdır; dalkavuklar mı, yoksa gerçeği söyleyenler mi?

***

Kimin olduğunu bulamadığım şu sözleri not etmişim;

‘Gerçeğin doğrulanmasından, yalanın sorgulanmasından korkmamalıyız’

Saygılarımla.